Son yıllarda millet olarak toplum olarak insanlık olarak ayarımızın bozulduğunu o bizim bildiğimiz belki de artık ESKİ TÜRKİYE de kalan milliyetçi muhafazakar gelenekleri görenekleri olan haktan adaletten şaşmayan sosyal demokrat insanlarımızın bile acıda sevinçte yan yana aynı safta aynı sofrada oldukları biz, biz değiliz artık.
Sadece siyasette birinin ak dediğine diğeri kara demiyor ki
Aile içinde bile evlat baba
Gelin kaynana klasik kuşak farklılığı artık öfkeye nefrete ve şiddete dönüşmüş durumda.
Bu konuda kimseyi suçlamadım kimseyi de kınamıyorum
Ben yapı olarak inanılmaz empati yaparım
Çuvaldızı hep kendime hem de acımasız bir şekilde batırırım.
Bugün benim bile 60 yıldır inanarak dimdik ayakta durmaya çalıştığım değerlerim bir noktada yerle bir olmuş durumda.
Ben geldim geçiyorum
Çocuklarım için yapabileceklerimi iyi kötü yapmaya çalıştım bundan sonrası kar etmiyor artık
BENİM ACIM
BENİM KORKUM
Benim kabusum torunlarım(!)
Torunlarım nasıl yetişecekler?
Torunlarımın geleceği nasıl olacak?
……….
10 yıl önce kafayı kırdım Sille’de üç ay yaz dışında 9 ay insanın yaşamadığı bir sokakta prefabrik bir evde ağaçlarım ile hayvanlarımla huzuru buluyorum.
Kafayı kırma noktasının ikinci kademesine geçersem hatun yanımda gelir gelmez onu tasavvur edemiyorum dağın daha da yukarılara doğru gideceğim.
Bu kez evde olmayacak ama!!!
.,……
Bizi kimsenin eleştirmesine gerek yok.
Ben kendimi eleştiriyorum
Dahası burada açık net bağırarak altını çizerek “Hiçbir şey yazamıyorum” diyorum.
Tüm bunlara rağmen değerli okurlarımıza bize kızanlara yine çok net diyorum ki
“Benden artık gazetecilik habercilik beklemeyin.
Çünkü o hücreye bir daha girmemek için siyaha beyaz, beyaza siyah demek” zorundayım.
……………
Haaaa yazamadıklarımı birinci sorumlulara iletiyor muyum?
Hem de nasıl.
Korkmadan çekinmeden olduğu gibi aktarıyorum.
Ondan sonrası büyüklerimizin işi
Sorumluların görevi.
Yüce Rabbimin katında vicdanen rahatım.
………….
Peki bu kadar açık ve şeffaf olmanın ardından neden hala zorlanıyorum?
İnsanoğlundaki hızlı değişime ayak uyduramıyorum.
Kendi insanımızın bencilliğini çözemiyorum
Dostlarımın insafsızlığını kavrayamıyorum
Gençlerin hayallerinden orta yaş grubunun doyumsuzluğuna
Benim ve daha ilerideki yaş gruplarının ise bu acı gerçeğe gözlerini kulaklarını kapatmalarını ÇÖZEMİYORUM.
……….
Sonuçta kantarın dozunu kaçırdık.
Artık biraz düşünen ve sorgulayan insanımız şunu biliyor ki tek güç PARA
Para yoksa herkes suçlu herkes kötü.
Kimse kendi hatasını kusuru görmüyor.
Şu rezilliğine bakar mısınız?
Dünyanın bugünlük 1 numarası Elon Musk
.jpg)
önceki gün akşam X saatlerce çökünce
“X E KARŞI BÜYÜK BİR SİBER SALDIRI OLDU
VE HALA DEVAM EDİYOR” diyordu
Çocuğu bile ABD nin ve ülkenin 1 numarası olan beyin bize ne oldu? Bizi nereden deldiler? Filan demiyor bazı kaynaklara göre de Rusya’yı suçluyordu.
…………
İşte tam da biz bu noktadayız.
Hani hep SAMİMİYETSİZLİK diyorum yaaa.
Bu SAMİMİYETSİZLİK bizim Konya’da en net pilavlarda olur
Sofraya şen şakrak otururuz
Sırası ile bamyasından etli pilavcına hatta balinasına dondurmalı irmik helvasına kadar tabak tabak kaşık kaşık yeriz.
Sofradan kalktık mı midemizi dinlendirebilmek kendimize gelmek için de soda ararız.
Ama ilk yorumumuz bamya yağlıydı
Pilavların eti azdı
İrmiğin şekeri azdı….. deriz.
…………..
Şükür yok
Şükür oldu Şükrü… Şükriye…
…………..
Siz diyorsunuz yaaa zenginler ile oturup kalkıyorsunuz
Evet doğru şehrin en zenginleri ile 7 neslini kurtarmış insanlar ile de sohbetler yapıyorum.
Bu insanlar inanın çalışanlarına 80-100 milyon TL aylık veriyorlar
Bir fabrikada bayan bir aşçı kardeşimiz 45 bin TL yi az bulup ayrılıyordu
Haaa bu çalışanlara mühendisine işçisine öyle sosyal haklar var ki bu sohbetleri işittikçe niye sanayide işçi usta olmadım diye kendime kızıyordum
…………..
Dönüyorum burada çalışan işçilerle sohbet ediyorum.
Onlarda fazla mesailerini alsalar da haftada iki gün tatil yapmak aileleri ile birlikte olmak istiyorlardı
Size yemin ediyorum.
Bizim gazetede stajyer arkadaşlarımız bile haftada 1 gün izin yaparlar ama ben Konya’da olduğum sürece haftanın 7 günü mesai saati olmaksızın çalışırım
Ve bu işten de büyük keyif alırım
………….
Şunu demek istiyorum bugün Türkiye’nin dev organize sanayilerinde patron da mutsuz işçi de mutsuz.
……………
Elinde sanatı olan bazı işçiler ile kalfalar benden Belediyelere girebilmek için yardım istiyorlar
Oysa sanayide aldıkları para Belediye maaşının üç katı.
…………..
Ramazan ayındayız değil mi?
Bir tek Allah’ın kulu çıksın da bana şu ürüne zam gelmedi desin.
Peki esnaf satışlardan mutlu mu?
Hiç kimse mutlu değil?
………..
Biz emekliler, dar gelirliler sabit gelirliler, asgari ücretliler ve işsizler çoktan ve haklı olarak mutlu değiliz.
O zaman geriye mutlu kesim olarak kim kalıyor?
…………
Hayat inanılmaz pahalı.
Hiç kimse bana enflasyon düşüyor filan demesin.
Sürekli her şeye zam.
İki gündür sabah Haber Türk’te ekonomi programlarına bakıyorum
Ki Haber Türk artık kayıtsız şartsız iktidarı destekleyen bir HABER KANALI(!)
Orada konuşulan tek bir şey var
Yok kahve bu kadar zamlanmış.
Yok güllacın kilosu şu olmuş.
Yok lahmacuna şu kadar yüzde zam gelmiş
Özetle her yer Z AM … ZAM… ZAM….
……………
Onların iki gündür giremedikleri bir alan da ET
.jpg)
Ocak 2020’den bu yana dünyada et fiyatları yüzde 13 arterken et fiyatları bizde Türkiye’de tam
Yüzde 870 artmış.
………………
Biz marketlere pazara girmek mümkün değil hayat çok pahalı diye yazsak muhalif oluruz.
Oluyoruz da.
Peki mübarek orucu bile fırsatı çeviren insanlardan da tanıdıklarım var
Onlarda “Abi eski ramazanlar yok.
Para pul kazanmıyoruz.
Sadece günü kurtarıp sermayeyi yürütüyoruz” diyorlar
…………..
Bu örnekleri her kesim için çoğaltabiliriz.
Sonuçta hepimiz mutsuz hepimiz şükürsüz olduk.
Eskiden gülen selamlaşan millet buhar olup uçtu gitti.
Kafayı gömen insan gözlerini kapattığı zaman para dolar avro altın hesabında
Hiç kimse o anda hastanede acıdan kıvranan insanları cezaevinde gökyüzünü göremeyen insanları düşünmüyor.
Düşünmüyor
Düşünmüyor.
……………
Bu kadar lafı niye mi ettim?
Saat 10 u geçmişti.
Yazıyı yazmak için bilgisayarımı açtığım zaman EYÜP rumuzlu okurumuzun yazdıklarını okudum.
“Yav bana Audi araba almadılar diye ağlayan adam lüksten, israftan bahsediyor.
Bu ne pişkinliktir.
Milleti iyice salak yerine koyuyorlar artık.
Mübarek Ramazan günü milleti dinsiz edecekler”
……………
Eyüp abi hangi araba markası olursa olsun
Piyasada araba yok biliyor musunuz?
İnsanlar sıfır araba alabilmek için torpil arıyorlar.
ŞEHİT YAKINLARININ
ŞAŞKINLIĞI
İsim vermeyeceğim ve bize yazılanları olduğu gibi burada paylaşmayacağım.
Ama şehit yakınları Sayın Bahçeli’nin Öcalan'a "PKK'nın kurucu önderi" demesini kabullenemiyorlar.
Bu konu çok hassas.
Dahası sizi bilmem de anında bizim kellemizi alırlar
Onun için tek cümle
BÜYÜKLERİMİZ HER ŞEYİN EN İYİSİNİ BİLİR
BİZ BÖYLE MİLLET
OLDUKTAN SONRA!
Ramazan ayında Diyanete bu yıl en çok iki soru sorulmuş.
1-Tedavi olmak için iğne vurdurmak orucu bozar mı?
2-Diş fırçalamak orucu bozar mı?”
…………….
İyi ki sakız çiğnemek orucu bozar mı ilk sırada yer almamış
Size bir şey diyeyim mi?
Biz böyle bir millet olduktan sonra hiç kimse hiçbir yöneticiye laf etmesin,
Biz çok daha acılara beterlerine layığız.
CADI AVI İÇİN
TAHRİKÇİ OLMAYIN
Konya’da biraz yüreği biraz vicdanı olan biraz empati yapmayı beceren kim varsa ağlıyor yüreği yanıyor
2 yaşındaki kızımız Rana’nın acısı unutulmaz.
Allah anaya babaya aile fertlerine ecir sabır versin inşallah.
Cenab-ı Allah’ım hiç kimseye evlat acısı yaşatmasın.
Bu korkunç olayın ardından Devlet anında tam saha konuya müdahil oldu,
Sayın Cumhurbaşkanımızdan İçişleri Bakanımız Yerlikaya’ya
Valimiz Sayın Akın’dan Emniyet Müdürümüz Maksut Yüksek’e
Cumhuriyet Baş Savcılığından Başkanlara herkes ama herkes bir yandan acıyı paylaşıp olayların başka yerlere çekilmemesi için olağanüstü bir gayrete girdiler.
Burada Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gücüne adaletine inanmaktan başka yollara sapmak bu topluma büyük zarar verir.
Bu noktada şuna dikkat çekmek istiyorum.
Rana’nın korkunç bir şekilde hayatını kaybetmesinin ardından belli bir kesim fırsat elimize geçti diyerek “VURUN İTLERİ, ÖLDÜRÜN İTLERİ” haykırışları ile olayı cadı avına çevirmeye çalıştılar ve hala bunun tellallığını yapanlar var.
VURUN İTLERİ diyen zihniyet eline aldığı tabanca ile tüfekle sokakta gezen köpekleri değil sahipli bahçede ki köpekleri bile öldürmeye başladılar.
.jpeg)
Sahipli köpek kapı girişinde bahçeli evin içinde
.jpeg)
Ve İTLERE ÖLÜM diye eline silahı alıp sıkanların köpeği kapının önünde öldürmeleri
…………….
Bakın tekrar söylüyorum Sayın Bahçeli ne dedi
“ATEŞE DÖKÜLEN BENZİN İLK DÖKENİ YAKAR”
………….
Bu ülkenin bu şehrin polisi var savcısı hakimi var yetkili makamları var
Eline silahı alan gördüğüne sıkmaya başlarsa kimse bunun altından kalkamaz.
Haaa Türkiye Cumhuriyeti Devleti kalkar
Kalkar da hesabını da ağır sorar.
Ateşe benzin ile odun ile gitmek kimseye bir şey kazandırmaz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
İçinden geçmiyorsa içinin bir bildiği vardır
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Oruç ağza inatla ısrarla birbirimizi kazıklama alışkanlığımızdan hiç değilse bayrama kadar vazgeçebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.