Bugün yeni yılın ilk günü.
Ben şahsen yerel, yaşlı, aksi bir gazeteci olarak 2024’ün damga vuran olayları buydu derken bir yandan da 2025’in hedefleri şu diye hayal aleminde gezemem.
Günümüzde bırakın şuna buna kendime dahi güvenim kalmadığı için, inançlarım dahi zedelendiği için her yazdığım satırı bir yere dayandırarak yazmanın gayreti içerisindeyim.
Bugün de yeni yılın ilk yazısında siz değerli okurlarımıza iç açıcı güzel satırlar yazamadığım için özür dilerim.
Ama birbirimizi kandırarak nereye kadar?
Onun için biz buyuz.
Günümüzde hangi sektörden kiminle konuşsak herkes insanlıktan şikayetçi.
Elbette bunu diyen herkes de haklı.
Millet olarak hepimiz aynı çöplüğün içerisindeyiz artık.
Ve yine hiç kimse kusura bakmayacak ama o kötü, ben iyiyim.
Bunlar günahkar biz şuyuz diyerek de bir yere varamazsınız.
Yok öyle bir dünya.
Bakın 30 Aralık günü ulusal basına düşen şu haberi gelin önce birlikte okuyalım.
.jpeg)
“BURASI ŞERİAT ÜLKESİ” diye bağırarak yılbaşı süsüne saldırarak parçalayan şahısta 115 profil alkol tespit edildi”
……………..
Bana göre yılın haberi bu.
Önce kendimizi sonra karşılarımızdaki ve daha sonra da milleti kandırmanın geldiği son nokta bu olsa gerek.
Palalarla insanlara saldıranları daha unutmadık değil mi?
Böyle bir günde güzel İslam dinini ve o yüce Türk kimliğini ne hale getirdiğimizi tartışmanın bir anlamı var mı?
Bu haberi bir daha okuyalım.
Fotoğrafla bakalım.
Sonra da önce aile içi- infazlardan başlayarak Müslüman Türk milletinin sokaktaki kanlı eylemlerinden ahlak ve faziletteki toplum ölçülerimizi sevgi saygı, hürmet, kul hakkından, örf adete ve geleneklerimize
Geldiğimiz noktayı konuşun konuşabildiğiniz kadar.
Tamam adına siyaset denilen konuda herkes bizi kandırıyor da biz niye birbirimizi ya da kendimizi kandırıyoruz ki?
Geldiğimiz son nokta.
Müslüman Türk milletinin kıblesi artık para.
Kıblesi artık koltuk ve makamdır.
Tabii ki tıpkı emperyalist, Siyonist dünyanın kıblesi gibi.
HARAMLAR HELAL.
YASAKLAR YASAL OLDU.
Oldu da bitti maşallah.
…………………
Yeni yılın ilk günü siz yandaş olsun candaş olsun basının sosyal medyanın ekranların yalan rüzgarlarına kendinizi kaptırmayın.
Dün bir okurumuz gazetede yaptığımız haberi soruyordu;
.jpeg)
Abi ne oldu bu haber?
Ne olacak ölen gencecik yavrumuz toprak oldu.
Bugün hala anası, babası, yakınları onun için göz yaşı döküyorlar
Evlat acısı ile hasta oldular belki de
Katil ya da katiller yakalandı.
Sonuç?
Karnını doyurabilmek için harçlığını çıkarabilmek için gece çalışan üniversite öğrencisi yok oldu yok.
Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın.
Şimdi bu Eren’in pisi pisine yok oluşunun sebebi, sorumlusu sadece katiller mi?
Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün.
ELİNİZİ VİCDNINIZA
KOYUN DEYİNCE AKLIMA GELDİ
Alın iki üç gün önceki ulusal bir haber.
“Hazine ve Maliye Bakanı eski Bakanı ve AK Parti Mersin Milletvekili Nureddin Nebati’nin çocuk giyim markası sermaye artırdı.
.jpg)
ŞİRKETİN SERMAYESİ 3.5 MİLYON TL’DEN 80 MİLYON TL’YE ÇIKTI.
FİYATLARI EL YAKIYOR
Şirketteki Nebbati markasında en lüks ürün olan erkek çocuk kayak takımı 8 bin 999 TL’den satışa sunuluyor.
Erkek çocuk montları 4-15 bin TL aralığında.
Pantolonlar ise 400 TL ile 2 bin 600 liradan alıcı buluyor.
Gömlekler 350- 2 bin 500 lira, erkek çocuk ayakkabıları da 800-4 bin TL arasında değişiyor.
Mağazanın satışa yeni koyduğu güneş gözlükleri ise 799.90 liradan satılıyor.
Geçen yıl toplam 10.145 TL’den satılan erkek çocuk smokin takımının fiyatı da bu yıl 13.214 TL’ye çıktı.
……………
Şimdi vicdan ve cep konusunda o aradaki bağda Cenab-ı Allah’ın adaleti ve hesabı meselesi değil mi?
EKONOMİ DEYİNCE
NEDENSE AKLIMA
HEP SİYASET GELİYOR
Bu haberi okudunuz mu?
AK PARTİ'YE GEÇEN VEKİL MUHALİF GEÇMİŞİNİ SİLDİ
Yeniden Refah Partisi saflarında milletvekili olarak mecliste yer alırken verdiği önergeler AK Parti'ye geçtikten sonra Suat Pamukçu'yu rahatsız etti.
.jpg)
O da bir zamanlar Meclis'e sunduğu üç kanun teklifini geri çekti.
Yeniden Refah Partisi'nden istifa ederek AK Parti'ye katılan İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu, Meclis'e sunduğu kanun tekliflerini geri çekerek siyasi geçmişine dair izleri ortadan kaldırdı.
İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu, Yeniden Refah Partisi'nden istifa ettikten sonra AK PARTİ saflarına geçti.
Ancak bu geçiş, beraberinde dikkat çeken bir adımı da getirdi.
Pamukçu, muhalefet milletvekili olduğu dönemde Meclis’e sunduğu üç kanun teklifini geri çekti.
……………
Bu günlerde ve yeni yılda yaşanması çok büyük ihtimal olan bu transferlerde bana göre en çok üzülecek olan seçmen kesimi ise Yeniden Refah Partisi’ne oy veren biz saf temiz insanlarımız olacak gibi.
BU HABER İLE
BUGÜNÜ NOKTALAYALIM MI?
Bunu da dün ulusal basında gördüm
BAŞINI AÇAN AKADEMİSYENE SÜRGÜN!
.jpg)
Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Araştırma Görevlisi Rezzan Yılmaz başını açınca başka fakülteye sürgün edildi.
……………………….
Dün bu haberi okuyunca konunun sürgün kısmında değildim.
Konya sokakları, caddeleri aklıma geldi
Bunu yazarken ne olur beni yanlış anlamayın.
Hiç kimsenin giyim tarzı dünyası beni hiç mi hiç ilgilendirmez.
Beni en iyi de 45 yıldır yanımda çalışanlar bilir.
Benimle çalışanların giyim tarzlarından tutun siyasi görüşleri, tuttukları takım bile beni ilgilendirmez.
Hiç sormam.
Hiç konuşmam.
Bana ne.
İşini yapan benim için en iyisi.
…………
Benim dünyamda Yüce Rabbimin soracağı soruları sormak bana düşmez.
Ama Konya sokaklarında
Türbanlı annelerin yanında dekolte kıyafetli kızları ya da gelinlerini izlerken düşündüklerim ama hiçbir yerinde dile getiremediklerim başını açan ilahiyatçı ile beni yeniden o görüntülere götürdü.
Yorum sizlerin
DURUN ŞUNU DA
YAZALIM NE OLUR
Vahap Munyar'ın anlatımına göre turizm sektöründe faaliyet gösteren ve İstanbul'da iki tane 5 yıldızlı oteli olan patron rakiplerinden biri ile buluştu.
Buluşmada misafirlerinle pasta ikram etmek isteyen turizmci patron eline menüyü aldığında şaşırdı kaldı.
Gelin gerisini Vahap Munyar'ın kaleminden okuyalım:
"Mönüye baktı, bir dilim çikolatalı pasta sipariş etmeyi düşündü.
Fiyatını görünce duraksadı:
750 lira…
Tekrar baktı, yanlış okumamıştı:
Bir dilim çikolatalı pasta 750 lira…
.jpg)
Söz konusu iş insanı, bir dilim pastanın fiyatıyla ilgili yaşadığı şaşkınlığı geçenlerde kendi otelinde toplantı vesilesiyle buluştuğumuzda anlattı.
Bu kadarı da fazla artık.
Bir dilim pastanın fiyatı 750 lira olur mu?.."
…………….
ZENGİN FAKİRİN HALİNDEN NE ANLAR?
………….
Sosyal Psikoloji ve Kişilik Bilimi dergisinde yapılan bir araştırmaya göre zengin insanlar, gerçekten de fakirleri anlamıyor.
Araştırma sonuçlarına göre zenginler, sınıf farklılıklarının arada yarattığı boşluğu es geçerek, verilen kararlar üzerine hayatın kurulu olduğunu düşünmeye daha çok meyilli. Araştırma birçok ilginç bilgi içeriyor.
Dünya tarihine dönüp baktığımızda, sınıf ayrımının ortaya çıkardığı birçok önemli olayı görmek mümkün.
Düşününce akla ilk Fransız Devrimi geliyor.
Bu devrimin sebebinin o zamanlarda var olan muazzam sınıf ayrımı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Zira soyluların rahat bir yaşam geçirirken halkın eziliyor olması böyle bir devrime sebep oldu ve empati eksikliğinin nelere sebep olabileceğini belki de olabilecek en kanlı şekilde tüm dünyaya gösterdi.
Kitaplara, oyunlara, müziklere, filmlere ve daha nicelerine konu olmuş sınıf ayrımı ve bu farklılığın ortaya çıkardığı etkiler, Sosyal Psikoloji ve Kişilik Bilimi dergisine de konu oldu. Bu konu etrafında yapılan araştırmaya göre zengin insanlar, gerçekten de görece fakir olanları anlamakta zorluk çekiyor.
Araştırmayı yürüten bilim insanları, F. Scott Fitzgerald’ın şu sözlerini oldukça açıklayıcı buluyor:
“SENDEN VE BENDEN FARKLILAR.
EN DERİNLERİNDE, HAYATIN ÇIKIŞ YOLUNU KEŞFETMEK ZORUNDA OLDUĞUMUZU DÜŞÜNDÜKLERİNDEN BİZDEN DAHA İYİ OLDUKLARINI DÜŞÜNÜYORLAR.
BİZİM DÜNYAMIZA GİRDİKLERİNDE, HATTA BİZDEN DAHA DERİNLERE BATTIKLARINDA BİLE BİZDEN DAHA İYİ OLDUKLARINI DÜŞÜNÜYORLAR"
Araştırmaya göre güç sahibi kişiler, karar üzerine kurulu bir hayatın bütün yaşanılanlara sebep olduğunu düşünmeye meyilliler.
Dolayısıyla bu, daha düşük güç sahibi kişiler üzerinde rahatça eleştiri yapmalarına sebep oluyor.
Karar üzerine kurulu bir hayatı açıklamamız gerekirse bu, var olan herhangi bir hayat şartını es geçerek herkesin o kademeye ulaşabileceği, sadece doğru kararları vererek ilerlemeleri gerektiği anlamına geliyor. Bu da bulunulan sınıfların kişilere sağladığı avantajlar gibi önemli faktörlerin göz ardı edilmesine sebep oluyor.
San Diego, Kaliforniya Üniversitesi ve Nanyang Teknik Üniversitesinden bir grup araştırmacıysa insanların neden bu şekilde düşündüğü konusunda önemli bir detayı açığa çıkardı.
Üniversitenin doktor adayı Yidan Yin’in açıklamalarına göre yüksek pozisyonlardaki insanlar, düşük pozisyondakilere göre daha çok seçeneğe sahipler.
Bunun, gücü elinde tutmak anlamına geldiğini belirten Yidan Yin, araştırma sonucunda yüksek pozisyonlardaki insanların, sahip oldukları seçenek sayısını gereğinden fazla genelleştirdiğini de söylüyor.
Bu, zengin birinin sahip olduğu seçenekleri ve kaynakları fakir biri için de aynı derecede ulaşılabilir görmesi demek.
Düşünebileceğimiz üzere sahip olunan güç, pozisyon ve imkanlar sebebiyle bu, düz bir motivasyonla atılabilecek bir şey değil.
Araştırmacılar, YÜKSEK GÜÇ SAHİBİ OLMANIN DÜNYA GÖRÜŞÜNÜ DEĞİŞTİRDİĞİNİ DE ÖNE SÜRDÜ.
Bununla birlikte fakirlik ve işsizlik bir yana kişiye koronavirüs bulaşması bile bir şekilde o kişinin suçu oluyor.
…………….
Yarın yine birlikte olabilme ümidi ile hoşça kalın.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Bazen savaşmak yerine yenilmek gerekir. Niye? Huzurlu olabilmek için…
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Meram Yaka’da Çolakoğlu Cami kavşağında koskocaman U dönüşü yasak levhasına rağmen U dönüşü yapmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.