Dijital Bağımlılıkla Mücadelede Ailenin Gücü

Her gün danışanlarımdan şu cümleleri duymaya alıştım:
“Çocuğum elinden telefonu bırakmıyor.”
“Eşimle eskisi gibi sohbet edemiyoruz, çünkü o ekranın başında.”
“Evde herkes kendi köşesinde, sessizlik içinde saatler geçiyor.”

Dijital bağımlılık günümüzün en görünmez, en sessiz salgınlarından biri haline geldi. Ancak bu bağımlılığın en güçlü panzehiri, düşündüğünüzden çok daha yakınımızda: Sağlıklı ve güçlü aile ilişkileri.

Dijital araçlar, doğru kullanıldığında faydalı olabilir; bilgiye ulaşım kolaylaşır, iletişim hızlanır. Ama ne yazık ki, ekran süresi arttıkça, göz göze iletişim azalıyor. Aile bireylerinin birbirine ayırdığı zaman daralıyor, duygusal bağlar zayıflıyor. Bu noktada, bir psikolog olarak altını çizmek isterim: Dijital bağımlılık bir teknoloji problemi değil, bir bağ problemi.

Çocuklar ekran başında saatlerini geçiriyorsa, belki de evde onları dinleyecek, paylaşacak, birlikte kaliteli zaman geçirecek yeterince sıcak bir ortam bulamıyorlardır. Ebeveynler çocuklarıyla sadece “ödevini yaptın mı?” ya da “telefonu bırak artık” türünden cümlelerle iletişim kuruyorsa, çocuk ekranla daha fazla vakit geçirmeyi tercih eder. Çünkü dijital dünya onu yargılamaz, ona oyun sunar, eğlence sunar, bazen bir aidiyet duygusu bile verir.

Peki çözüm nedir?

Öncelikle şunu unutmamalıyız: Dijital bağımlılık, bir yasaklama meselesi değil, bir ilişki meselesidir. Aile içi bağlar ne kadar güçlü olursa, bireylerin dış uyaranlara olan ihtiyacı o kadar azalır. Bir çocuk, anne babasıyla oyun oynayabiliyorsa, birlikte yemek yapabiliyorlarsa, akşamları bir araya gelip günlerini paylaşabiliyorlarsa, ekrana daha az ihtiyaç duyar.

Ebeveynlere önerim şu:

  • Her gün en az 30 dakikanızı sadece çocuğunuzla kaliteli vakit geçirmeye ayırın.
  • Onu yargılamadan dinleyin, ne anlattığına gerçekten kulak verin.
  • Aile yemeklerini ekran olmadan yapmaya özen gösterin.
  • Eşinizle birlikte model olun; siz de sosyal medya kullanımınıza dikkat edin.

Dijital çağda yaşıyoruz, bunu inkar edemeyiz. Ancak ekranlar ne kadar parlak olursa olsun, bir çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu şey sevgiyle kurulan göz teması, güvenle sarıldığı bir kucak ve değerli olduğunu hissettiren bir aile ortamıdır.

Unutmayın, bağımlılığın karşısında en büyük güç bağ kurmaktır.