Skolastik anlayış içinde geçirilen asırların karanlık tortuları yerli kültürün küresel kültüre direnme imkân ve fırsatlarını büyük ölçüde sorunlar yumağına dönüşmesine neden olmuştur. Batı dünyası asırlar öncesinden bilim-teknik, kültür, felsefe, sanat ve ekonomik alanda güçlü birikimler devşirirken diğer uluslar yerli kültür yapıları içinde gerekli biçimsel değişim ve dönüşümleri gerçekleştiremeyip hariçten gelen -emperyal- kültür yapılarına karşı direnmeleri mümkün olmamıştır? (1865-1867 Süveyş Kanalı Örneği).
Milli ya da ulusal kalmak isteyen kitleler, hiç düşündüler mi, üç asırdan beri neden hep biz batıya endeksli değişimler yaşamak zorunda kaldık, hala da kalmaya devam ediyoruz? Bu soruya art niyetli Batılıların oyunları neden oldu diye kendimizi aklamaya çalışan basit bir çözüm yolu bulabiliriz ama sorunun anlam derinliğini kavradıktan sonra bunun cevabını verebilmek için ancak beyinlerimizi yıllarca zonklatan düşünme temrinlerini yaşamaktan geçebilir.
Sorular
1.Başlangıçta küçücük bir beylik olarak kurulan Osmanlı, nasıl 600 küsur yaşayan bir İmparatorluğa dönüştü ve neden tarih sahnesinden çekilmek zorunda kaldı?
2. Günümüzde dünyanın neresinde sorun, zulüm, ağır insan hakları ihlalleri varsa bunların Osmanlı coğrafyası içinde yaşanması bir rastlantı mıdır?
İslam dünyası için -13. Asırdan başlatılırsa- 7 asır, Osmanlı coğrafyası için söz konusu edilirse 4 asırdan beri neden ilim-teknik ve medeniyet meşalesinin elimizden çıkıp Batılıların uhdesine geçmiş olması tüm kapsamı ve derinliği ile algılanmış mıdır?
3. 8. asırda İspanya’yı fetheden Endülüs Emevi Devleti Batılılarca 14. Asırda nasıl durdurulmuş 15. Asırda ortadan kaldırılmıştır?
4.Mısır’da Memluklular, İran’da Akkoyunlular, Anadolu ve Balkanlarda Osmanlılar dindaşları olan ve 781 yıl İspanya’da hüküm sürüp 1492 yılında son devletleri-Beni Ahmer- de Endülüs Müslümanlarını katliamdan kurtarma girişimi yerine birbirlerine egemenlik kurmakla oyalanıp İlay-ı Kelimetullah davası yerine benlik ve saltanat davası mı güdülmüştür?
5.Diğer yandan Endülüs Emevi devleti 8. Asrın başlarında (711) yaktığı uygarlık meşalesini hangi gerekçelerle (1492) söndürmüş ya da Batılılara teslim etmiştir?
6.Bilim, teknik ve sanatta zirve yapan Endülüs Emevi Devleti 14.ve 15. asırlara İspanyol ve Portekizlilerin her türlü zorluğa ve güçlüğe rağmen Batıya (Atlas Okyanusu) açılarak yeni kıtalar keşfetme çabalarını neden ıskalamışlardır?
7. 8-17.asırlar arasında dünyaya medeniyet, insanlığa huzur ve esenlik getiren bir ümmet nasıl olur da zihinsel birikimlerini kaybederek barbarların -Haçlı ve Moğol- atlarının altında kalabilirler?
8.Batı, İslam bilim ve medeniyetinin farkına ne zaman vardı ve onu elde etmek için niçin asırlarca mücadeleyi göze aldı?
9.Batı, doğunun medeniyet kodlarını kendi öğretisine uyarlarken medeni ihtişamı, gücünü elinde tutan Müslüman dünyası neden başına gelecekleri öngöremedi?
10.Batılıların, bin yıl uzak kaldıkları Karanlık Orta Çağ’dan bilim ve medeniyet meşalesi sahipliği bilincini kazanmalarına tarihi hafızaları –Grek-Roma ve Hellenistik uygarlıkları- mı neden olmuştur?
11. Müslümanlar 8. asırdan 13. Asra kadar azizi ümmet olarak yaşamışken uhdelerindeki bilim ve medeniyet meşalesini Batılılara kaptırmanın temelinde geçmişteki -Araplar ve Türkler için-göçebe yaşam biçimine duyulan özlem olabilir mi?
12. Müslüman dünyasının ikinci bir atılımı (Rönesans) gerçekleştiremeyişinin nedeni Batının geçmişinde var olan kadîm uygarlıklar (Grek-Hellenistik ve Roma)- ın olmayışı mıdır?
13. Zihni birikimi elde edip sekiz asır bilim ve medeniyet meşalesini taşıyan, dünyanın belli coğrafyalarında silinmez izler bırakan tarihi eserler, kurumlar oluşturan ve görkemli bir geçmişi olan bir ümmet, nasıl olur da bir açıdan 7, bir açıdan 4 asırdır bilim-teknik, felsefe ve sanatın belli –mimari, altyapı, musiki ve tezhip- dallarında kendisini ancak ifade edip bilim, felsefe, din, sanat ve teknik alanda varlık gösterememişlerdir?
H. Ziya Ülken’e göre, bizde Batı düşüncesi siyasi ve sosyal bilim eğilimiyle başlamış, uzun süre temel felsefe sorunlarına yaklaşım gösterilmemiştir. Bunun sebebi, ülkemizin öncelikli sorunlarının pratik alanlarda ortaya çıkması soyut düşünceye sıranın gelmeyişindendir. 1868’den 1914’e kadar geçen zamanda yaşanan inkılaplar, başarısız toplumsal reform girişimleri, yaşanan hayal kırıklıkları, Batı medeniyetinin temel kökleri, yani felsefi düşünceyi irdeleme imkanı ve fırsatı vermemiştir. Yine de 1885 yıllarında bazı düşünürlerce soyut felsefe uğraşlarının görüldüğü söylenilebilirse de bunlar mesleki düzeyde kalmış, geniş halk kitlelerinin dikkatini çekmemiştir.
Doğu-İslam dünyasının temel alanlarda -din, bilim, felsefe ve sanat- üç asırdır fiziksel aydınlanmanın ihmal edilmesi yüzünden batı karşısında felçli hale gelmesine neden olduğunu düşünüyorum. Aslında toplumsal dinamiğin -toplumun kendi’ kalması için gerekli olan sağlam gelenekler ile toplumun ‘ilerleme’si için gerekli olan değişim ve gelişim olmak üzere iki temel ögesi vardır. Bunların birbiriyle kaynaştırılması yerine çatıştırılması ancak kültür yoksunu olmaklıka açıklanabilir diye düşünüyorum.