Yaşadığımız ekonomik sıkıntılara ve ülkemizin içinde bulunduğu para sıkıntısına sanırım en son çare aldığımız nefese de ücret getirmek mi? Acaba hayat kaynağımız havamız da paralı mı olacak?
Nitekim Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilen İklim Kanunu Tasarısının yasalaşması durumunda ne olup ne biteceğini maalesef net olarak bilmiyoruz. Ancak TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanlığının yayınladığı bildiride kanun bu haliyle yasalaşırsa soluduğumuz havaya da para ödeyeceğimize; toplumun ve özellikle yoksul kesimin yaşayacağı sıkıntılarının hatta acılarının daha da artmasının kapısını açacağına” dikkat çekiliyor.*
İklim Kanunu tasarısı için, belki de en iyi anlatım Orhan Veli’nin 1949 yılında yayımlanan şiir kitabındaki “Bedava” isimli şiiridir. Bu şiirinde, “hava, bulut, dere, tepe, yağmur, çamur, otomobillerin dışı, sinemaların kapısı, camekânlar, peynir ekmek değil ama acı su, kelle fiyatına hürriyet, esirlik bedava, bedava yaşıyoruz, bedava” diye belirtiyordu.
Şairin bedava olarak saydığı alanlardan olan “hava” günümüzde İklim Kanunu ile bedava olmaktan çıkarılıyor. Artık, İklim Kanunu ile getirilmek istenen “Emisyon Ticaret Sistemi” kapsamında havaya verilen gaz emisyonları için belli ücret ödeyeceğiz. Ücretin ödeneceği yer, uluslararası bir havuz olacak.
Sosyal medyada başta olmak üzere, tüm yayın organlarında bu tasarının suyumuz, havamız ve doğal alanlarımız başta olmak üzere ne kadar kurtarıcı olacağı anlatılmaktadır. Bazı basın yayın kuruluşların da iklim değişikliği politikaları tek taraflı işlenmekte, iklim değişikliği günah keçisi olarak gösterilmektedir. Öte yandan bazı uzmanlarda tarafından da bu tasarıyla oluşturulacak finansal yapının uluslararası şirketlerin yararına olacağının gizlendiği; temiz olup olmadığına bakmaksızın, aldığımız her nefes hava için para ödeyeceğimiz anlamına geleceği iddia edilmektedir.
Bu kanun tasarısıyla kamuoyunda öyle bir hava oluşturuldu ki, kimse vaz geçemiyor. İklim kanunu ile iklim değişikliği ve çevresel etkilerinin durdurulacağı sanılıyor. İklim değişiminde doğal kaynakların azalmasını önlemek için öncelikle yoksulluk ile mücadele etmek gerekir; israfı önlemek tasarrufu teşvik etmek gerekir. Bu tasarı, atmosferi, su kaynaklarını, doğal alanları, tarım alanlarının korumayacaktır. Ekonomik sıkıntı altında ezilen kesimin acılarını daha da artıracaktır.
Büyük sermaye sahiplerinin uyguladığı kapital sistem, iklime ve çevre değerlerimize de el attı. Kendileri yerine fonla ayarladıkları aracıları konuşturdular. Kişisel çıkarları ve para hırsı uğruna doğal alanları, tarımsal üretim alanlarını, ormanları yok ederek, havaya tüm kirleticileri salarak ve suların kaynağında kirletmesine, sulak alanların yok olmasına gözlerini kapayarak yaptılar. Kirletmek ve temizlemek üzerinden sürekli kazanç sağladılar.
İklim ve Çevre ile ilgili konularda eğitimsizlik ilk sorunlardan biri olarak görüldü. Hep bir ağızdan eğitim eksikliğinden dolayı bu sorunların yaşandığı anlatıldı. Sorunu çözmek için okullara çevre ve iklim değişikliği dersleri kondu. Çocuklara bazı klasik cümleler ezberletilmeye çalışıldı. Sanki sürecin sorumlusu çocuklarmış gibi. Hâlbuki çevre koruma konusunda çocuklar büyüklerden daha duyarlı ve daha temiz. Keşke büyükler çocukları örnek alsa, keşke bu konuda çocukları dinleseler.
Sonuç olarak; Geleceğin anahtarı iklim değişikliğine uyumda saklıdır. İklim değişikliği sadece Türkiye’nin sorunu değil tüm dünyanın sorunudur, bu konudaki uluslararası antlaşmalara ve gelişmeler göre hareket etmek gerekir. İklim değişimi yasa ile durdurulamaz. Tüm bu değişikliklere sebep insan olduğuna göre önce insan değişmeli ve değişikliklere uyum sağlamak için harekete geçmelidir.
Halen meclis gündeminde yasalaşmayı bekleyen İklim Kanun Tasarısı geri çekilmeli konunun tüm tarafları ile yeniden istişare edilmelidir diye düşünüyorum. Aslında halen yürürlükte olan 2872 sayılı Çevre Kanunu tam anlamıyla uygulanırsa bu kanuna da gerek kalmaz. Daha önce de yazdım. Bir kere daha ifade ediyorum. İKLİMİN KANUNU OLMAZ. İklimin kuralları kâinatın yaratıcısı Yüce Allah (c.c) tarafından milyonlarca yıl önce yazılmıştır. Bize düşen ona saygı göstermek ve hayatımıza ona göre yön vermektir. Kalın sağlıcakla.
*Kaynak: https://meteorolojimuh.org.tr/wp-content/uploads/2025/03/IKLIM-Sayi58-NISAN-25.pdf