SENEYE DE BAYRAMLARI GÖREBİLECEK MİYİZ?

Daha doğrusu seneye ulaşabilecek miyiz? Yaşamın ne zaman sonlanacağı belli değil. Rabbim bilir.
Geçen bayramları görüp, bu bayramları görmeyen o kadar çok kişi var ki.
Temennimiz nice bayramlara sağlık, mutluluk içinde ulaşabilmek.
Şair demiş ya “Bayram gelmiş neyime, Kan damlar yüreğime” kaybettiklerimiz gözümüzün önüne gelince bayram bayramlıktan çıkar.
Aslın da bayram çocuklar içindir. Gam yok, keder yok, üzüntü yok. Yeni alınmış giysiler, pabuçlar var. Alınan oyuncaklar var. Verilen paralar var. Vay çocukluğum vayy! Güzelliklerle geçti. Büyüdük, genç olduk. Ailede hastalık varsa bırakın bayramı gülmeyi unuttuk.
28 Şubat 1979 yılında 59 yaşında kaybettiğim babamın, ölümünden sonra geçirdiğimiz ilk bayram. Rahmetli anam sofrada bana bakar ben ona, bayram yemeği değil adeta bir acı. Gözlerimden yaş akmaz içime akar, belli etmem ama.. Yiğit babamı kaybetmek beni çok üzer.
Zamanla normal yaşama döneriz. Eski ailenin tam olduğu bayramları anmaz olur muyum hiç? Rabbim bizleri sağlık içinde nice bayramlara eriştirsin inşallah.
Mesleğim gereği çeşitli yerleri dolaşıp, bayramları gurbette geçirdik. İnsanın sevdikleriyle birlikte olması ne kadar güzel.
DEDEM VE BEN
60’lı yılların başı. O zaman Parsana, şimdilerde Nalçacı denilen yerdeyiz. Henüz apartmanlar dikilmemiş. Herkesin bahçeli evi var. Bizimde bahçeli evimiz var. Baba dedemin bahçeli evi. Parsana Camii karşısında. O yıllarda ahşap bir camii. Dedemle evimiz çok yakın. Dedem emekli baş makinist. Babaannem Mevlana sülalesinden. Biz ona hiç babaanne demedik. Adı bütün torunları için “Havanne”… Nurani yüzlü, sinir sistemi yok gibi. Hiç kızmaz.
Her sabah kahvaltıyı dedem Havannem ve ben yaparız. Rahmetli annem, sabah uyanınca beni hemen dedemgile gönderir. Kahvaltıda seni beklemesinler der. Dedem Havannem ve ben kahvaltı ederiz.
Kahvaltı ederken kapı çalınır. Havannem gidip kapıya bakıp gelir. Tatlı su dolduracak çocuk gelmiş, suyumuz var geri gönderdim der. Dedem Havva! sen ne yaptın, paraları yoktur onun için gelmiştir der. O tatlı suları ağaçlara dök. Çocuğa haber ver, gelip güğümleri alsın suyu doldursun der.
Havannem denileni yapar. Dedemin geliri gayet iyidir. Mahalleliye yardım eder.
Tatlı su Numune Hastanesinin köşesindedir. Çocuk suyu doldurur. Dedem ailesine yetecek kadar parayı çocuğa verir.
Dedem yardım edip etrafındaki insanları sevindirince bende sevinirim. Babam aklıma gelir.
Annem babam yalnızdır. Bir ekmek onlara yeter. Meram Yeniyol da kooperatif yaptırdıkları Çelikray sitelerinde otururlar. Babam ekmek almaya giderken peşine apartmandaki küçük çocuklar takılır. Babam onlara bakkaldan çikolata vs. alır ve bu çocukları sevindirir. Ekmeği alıp gelince, rahmetli anneme bu ekmek bana 3 liraya 5 liraya mal oldu der. Ekmek 50 kuruştur.
Babamın çocuk sevindirme alışkanlığı bana da sirayet etmiştir. Çok severim çocukları sevindirmeyi.
Çarşıda giderken annesinin elinden tutmuş çocukları görünce dayanamam. Annesine sorarım, kızım bu niye ağlıyor diye. Annesi söylemek istemez, ısrarcı olurum. Çikolata ister der. Parayı çocuğun eline tutuşturup, al bununla çikolata al derim. Çocuğun gözlerindeki mutluluk benim mutluluğumdur.
Sizlere de tavsiye ederim. İnsanları hele hele çocukları sevindirin. Alışkanlık yapar, kalbinizi güzelleştirir. Evet yazı bu kadar.
Rabbim bizleri güzellikler içinde bayramlara eriştirsin. Öbür bayramda görüşür müyüz? İşte onu bilmem. Selamlar.