KENDİ KARANLIĞINIZDA KAYBOLMAYIN

Haset, yazık ki insanoğlunun hayatında boşluklar yaratacağını bile bile en fazla yaptığı şey; hiçbir faydası olmadığı halde birilerine özenerek hareket etmektir.
Bir nevi mantıksız fikirlerinden vazgeçmeyip kendi karanlığında boğulma yolunda yürümeyi tercih etmek demektir.
Rotamızı başkalarının çizmesine izin vermemiz halinde üretmekte olduğumuz fikirlerimiz, kimsenin gözünde hiçbir önemi sahip olmayacaktır.
Hasetle yol almak istemekle üzerimize düşen yükümlülüklerimizi yerine getirmemiş olacağımızın da akıllardan çıkarılmaması gerekmektedir.
Göz önünde bir gerçek var: o da insanoğlunun benliğinden bu duyguyu silmenin mümkünatının olmadığıdır.
Haset, bir ömür zihinlerimizi kemiren bir kurt misali hayatımızda yer almaya devam etmekte ısrarcı olmaktadır.
Bu konuyu peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin şu güzel hadisi çok güzel bir şekilde özetlemektedir: Odunun ateşi yiyip bitirdiği gibi haset de insanoğlunun beynini yiyip bitirmektedir.
Onun için diyorum ki her daim güzellikler içinde yaşamanın tercihinde bulunulmalı, insanlığı zarara uğrattığını bildiğimiz bu duygudan olabildiğince uzak durulmalıdır.
Kendimiz uzak olmamız icap ettiği gibi karşımızdaki kimselerin de haset duygusuna teslim olmaması için elimizden her ne geliyorsa yapmamız; hatta gerektiğinden daha fazla gayrete girmemiz lazım gelmektedir.
Eğer bahsetmekte olduğum çabayı göstermezsek hiçbir kazanımımız olmayacak; aksine dipsiz, boş bir kuyunun içerisinde bocalayarak bir yaşam sürmekle büyük kayıplara uğrayacağımızın bilincine varmamız en doğrusu olacaktır.
Kayıplarımızın farkına varmadığımız takdirde hayatımız, her daim karanlıkların mahkumiyetine girecek, güneş ışığına hasret kalacaktır.
Yani diyorum ki kafamızı boş işlerle meşgul etmek yerine insanlığın faydasına olacağını düşündüğümüz fikirlerin yer bulması için zamanımızı harcayalım, haset yüzünden zihinlerimiz bulanık bir kuyu halini almasın.
Yanlış kimselere özenerek bizlere bahşedilmiş olan vaktimizi israf etmeyelim, bizim biz olmamızı sağlayacağına inandığımız fikirler üretip kendi rotamızı çizmekle insanlara bizim başkasına ihtiyacımız yok diyebilelim.
Bahsetmekte olduğum israftan kaçınmadığımız müddetçe dünyamızı karartmak uğraşında olanların başarılı olmasında büyük bir adım atacağımız aşikar.
Bu konuda bir sözü daha sizlerle paylaşmayı uygun buldum. Necip Fazıl Kısakürek şu manalı sözü ile haset duygusunun zararını kısa bir şekilde özetlemiştir:  Özene özene özümüzü kaybettik, bu sözün bizlere anlatmak istediği o kadar çok şey var ki; bizim kendimiz olmamızı, başkası olmakla hiçbir yere varılmayacağı, üstadın mana veren anlatımı ile unutulmaz bir şekilde gösterilmiştir.
İnsanoğlunun aslında yapmakta olduğu en büyük yanlışlardan bir tanesi, hep başkası olma yolunda yürümek olmuştur.Bir bilse kendisine verilmiş olan aklı ile başarabileceklerinin sınırsız olduğunu, yürüdüğü yolun kendisini ulaşmak istediği hedefe varamayacağını ancak o zaman anlayacaktır.
Fakat elindeki her şeyi israf etmeyi tercih ediyor, kafasını mantıksız fikirlerle meşgul ederek kendisini başkalarına mahkum etmeyi marifet sayıyor.
Bilinmelidir ki kafaların boş fikirlerle işgal edilmesine müsaade etmek, ömrümüz boyunca yapmakta olduğumuz yanlışların başında gelmektedir.
Haset ederek hiçbir yere varılmayacağının bilincinde olmadığımız müddetçe, bir arpa boyu yol almamızın imkansız olduğu unutulmamalıdır.
Haset yüzünden geriye dönemeyeceğimizi bildiğimiz halde yanlış yollara giriyor, kendimize ait olan orijinal fikirlerimizden insanların mahrum olmasına sebep oluyoruz.
Başkalarına özenmek yerine kafamızda yer eden düşüncelerimizi hayata geçirmek, bizi çıkmış olduğumuz yolda bizi bir adım daha ileriye götürecektir.
Önümüze çıkan engellerin başında gelen hasedin kafamızdan silinip gitmesi için yürekten bir adım atarak kendimiz olduğumuzu herkesin görmesini sağlamamız, yerinde atılmış bir adım olacaktır.
Özenti ile hiçbir şey elde edilmeyeceği gerçeğinin de bütün insanlığa anlatılması gerektiğini düşünerek bu yazımı kaleme almış bulunuyorum.
Eğer haset duygusu kafamızı kemirmeye devam ederse yani biz bahsettiğim durumun yaşanmasına müsaade edersek her daim başkalarının fikirleri ile yaşamaya mahkum kalmaya devam ederiz, bu da bizim en büyük kaybımız olacaktır.
Onun için diyorum ki biz yolumuza kendimiz olarak devam etmeli, aksine başkalarının bizim fikirlerimizle yön bulmasında öncü olmamız gerekmektedir.
Sözü geçen şeylerin bir tanesini bile yapamadığımız takdirde telafisi olmayan kayıplara uğrayacağımız göz önünde bir gerçektir.
Bir akıntıya karşı boşa kürek çektiğimizi fark ettiğimiz anda belimizi doğrultmamız, imkansız bir hal alacaktır.
Demem o ki başkası olmayı değil, kendimiz olarak yolumuza devam etmeyi tercih edelim; üstadın da söylemiş olduğu gibi özümüzü kaybetmeyelim.
Karanlıkta yürümeyi tercih etmemiz bize hiçbir şey kazandırmayacak; aksine bizi yok etmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmemiz, onların hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştıracaktır.
Velhasıl yapmamız gereken özenti ile hareket etmekten vazgeçerek kendi yolumuzda yürümek, başkalarının boyunduruğunda hayatımızı idame ettirme ,bizleri esareti altına alma fikrini kafalarında barındıranlara unutmamaları gereken bir ders vermek olmalıdır.