BAYRAM YAZILARI BENİM İÇİN EN ZOR YAZILARDIR

Yazı yazmak, fotoğraf çekmek kitap yazmak, dergi çıkarmak, program yapmak benim yaşam biçimim.
Ben bunlarla nefes alır, bunlarla yaşarım.
Ama yılda iki defa denk gelen bayram yazıları benim için en zor yazılardır.
Benim ya da bizim ya da birilerinin iyi olması, mutlu olması, tatiller yapması çoğunluğun durumunu göstermez ki.
Yakın dostlarım beni fazla samimi ve şeffaf bulurlar.
Bunun içinde salak olduğumu söylerler.
Son derece açık son derece şeffafım.
İki üç gündür hangi trol hesapları nereden düğmeye bastığını bilmiyorum ama bir de benim jip otomobilim olduğu yazılmaya başladı.
Onlara da gereken cevabı inşallah bayram sonu vereceğim çünkü bugünlerde hiç gerilmeye ve öfkelenmeye niyetim yok.
…….
Bayram yazıları benim için zor yazılar dedim. Evet, çok şükür, son 20 yıldır en büyük duam hastanede ve hapishanede olmadığım içindir.
Keşke hiçbirimiz hastanede ve hapishanede olmasak.
Ama nasıl bir kader, nasıl bir imtihandan geçtiğimizi bilemediğimiz için hepimiz, ama hepimiz her an bu iki acı mekân ile karşı karşıya kalabiliriz.
Bayram yazılarında hep bu insanlar aklıma gelir, hep bu insanlar gözümün önündedir. Onlar orada iken ben mutlu olamam.
Yine bu konudaki dualarımızı tekrarlayarak birkaç konuya değinmeye çalışalım.
Mübarek Ramazan ayına bir de şeker bayramı denir.
Yani nedendir bilmiyorum, insanlar bu bayrama tatlı bayramı olarak görüyorlar.
Tekrar altını çizeyim, tatlı bayramını tatil olarak görenler hariç.
Yalnız tatile kaçanlara da kızmıyorum, kızamıyorum.
Hatta onları “aferin” deyip alkış da tutuyorum.
Böylesine tatil cenneti bir ülkede parası, pulu, sağlığı ve özgürlüğü olan insanlar niye vur patlasın, çal oynasın bir hayat sürmesinler ki?
Neyse, Ramazan Bayramı, Şeker Bayramı… Adına ne derseniz deyin, bu bayramın ana teması şeker, çikolata ve tatlıdır.
Dün baktım da bazı kanallar, hele hele adı haber kanalı olan olanlar, çam fıstıksız cevizsiz baklavalardan söz edip maliyetlerden şikâyet ediyorlardı.
Bırakın hangi siyasi görüşün destekçisi olduklarını, yahu adı üstünde, haber kanalısınız! İşinize geldiği zaman Türkiye güllük gülistanlık, işinize geldiği zaman ise hayat pahalılığından, baklavanın içine içine ceviz-fıstık konamıyormuş gibi haberler yapıyorsunuz.
Ne yazık ki biz de saf bir millet olarak, bu tiyatroları izlerken, ciddi dediğimiz kanalları bile izlerken gel-gitler yaşıyoruz.
Kim ne derse desin bir tarafta bayram alışverişi için marketlere, çarşı pazarlara akın eden, birbirini ezen, sanki bedavaymışçasına çılgınca tüketim için yarışanlar, diğer tarafta hayırsever insanlarımızın kurumlarımızın kuruluşlarının desteğiyle kendi çaplarında da olsa bayram yapmaya çalışan gariplerimiz, garip insanlarımız var.
Sonuçta, sağ ve sağlıklı olanlar, özgür ve hür olanlar için, kendi küçük dünyalarımızda hep bayramı kutlayacağız, kutlamaya çalışacağız.
Biz de bu vesileyle tüm okurlarımızın, güzel insanlarımızın bayramını kutluyor, günlerimizin bayram atmosferi içerisinde geçmesini diliyoruz.
……………………………
ŞEHİRDE EN BÜYÜK
SORUN MAALESEF
TRAFİK İDİ
 
Evet, bayram arifesinde en çok konuşulan konu trafik.
Doğru mu? Doğru. Çünkü bunu yaşıyoruz.
Çünkü hiçbir zaman kurallara uymuyoruz.
Sürücü de olsa, yaya da olsa hepimiz için tek geçerli bir kural var: Ben … Ben… Ben… mantığı.
 
 
İşte, iki sıra aracın önünden geçerek en sol şeritteki dolmuşa binmeye çalışan bir hanımefendi…
Dolmuş şoförü kapıyı açmasa suçlu.
Bu durumlarda “indi-bindi” yapmak kadar bir insanın hayatını tehlikeye atacak bir durum var mı?
Hani “Önce can, sonra canan” deriz ya, herhalde trafikte gözümüz dönüyor…
Ne can aklımıza geliyor ne canan!
 
Aslında Şehrin Sorunu Trafik Değil
Bir şey söyleyeyim mi? Millet olarak her zaman yaptığımız gibi pisliklere halının altına süpürmeye devam ediyoruz.
Bu şehrin sorunu trafik değil, sadece trafikle her gün iç içe olduğumuz için feryat ediyoruz!
Gerçek tehlikenin gerçek sorunun farkında değiliz!
………………………….
BÜYÜK TEHLİKE: SUSUZLUK!
Şehri yönetenler su soruna dikkat çekmek için bağırsalar, çağırsalar, konuşsalar, feryat etseler de millet olarak hiçbirimizin şu anda su sorunu konusunda parmağını oynattığını asla söyleyemeyiz.
İki üç defa bu konuyu dile getirdim.
KOSKİ ne zaman günlük su kesintilerine başlarsa, biz millet olarak o zaman suyun kıymetini ve büyük susuzluk tehlikesini anlayabiliriz.
Bu yüzden de 7’den 70’e, zengin-fakir, gariban-kadın-erkek demeden su tehlikesinin farkını varabilmemiz için kesinlikle su kesintileri ile yüzleşmemiz lazım diyorum!
……………………..
ŞEHİR ÇÖKÜYOR!
BUDA İKİNCİ TEHLİKE
 
Tabi susuzluğun, hoyratça kullanılan su kaynaklarımızın günlük hesaplarla kullanılmasının sonucunda obruklar şehrin merkezinin etrafında dolaşıyor.
Sözüm ona doldurulan obruklar, yeniden, yeniden çöküyor ve daha büyük, daha tehlikeli büyük obruklar oluşuyor.
Bu obruklara karşı, kimse kusura bakmasın ama, sade vatandaşın yapacağı bir şey yok!
Sorumlular; bilim insanları, özellikle üniversitelerin öğretim üyeleri, konuşarak değil, icraatla bu işin üzerine giderlerse belki 50, belki 100 yıl sonra bu şehrin göbeği yeni obruklarla karşılaşmaz.
…..
İşte bu yüzden bayram yazılarını yazmak istemiyorum dedim ya…
Bir taraftan bir insanın ömrü boyunca yaşayabileceği sayılı günlere girerken, bir anda unutup hayatın acı gerçeklerini sizlerle paylaşıyorum.
Burada frene basıyorum ve güzel bir nasihat dizisi ile yazımızı noktalıyorum.
Tekrar tüm okuyucularımızın bayramını en içten dileklerimle kutluyor, hastane ve hapishanede olanlara bolca sabır diliyorum.
Yakınlarına da dua ediyorum.
 
…………..
 
HAYATTAN DERSLER...
 
1. Başarılı olduğunda herkes seni alkışlamaz. Kendin için yap, onay için değil.
 
2. Kin tutmak, uzun bir yolculukta ekstra yük taşımak gibidir. Bırak gitsin ve daha hafif hareket et.
 
3. Seni gerçekten destekleyen bir ortak bir nimettir- onları hafife alma.
 
4. Yapabileceğin en büyük hata kendine yalan söylemektir. Dürüst ol, rahatsız olsa bile.
 
5. İnsanların güvendikleri sensen, başkalarına bağlı olanlardan da aynı şeyi bekleme.
 
6. İnsanları etkilemeye değil, hayallerine odaklan.
 
7. 20'li yaşlar inşa için, 30'lu yaşlar attığın temelin tadını çıkarmak için. Doğru yatırımları yap.
 
8. Huzur paha biçilemez. Onu çalan her şeyi bırak.
 
9. Sessizlik bir silahtır. Akıllıca kullan.
 
10. Kendine iyi bak. İyi görünmek gösteriş yapmak değil, kendine saygı duymaktır.
 
11. Bazı insanlar kendi hayatlarında sıkışmış hissettikleri için başarısızlığınızı destekleyecektir. Boş ver onları.
 
12. Kibar olmak harika ama insanların senden faydalanmasına izin verme.
 
13. İnsanları kaybetmek her zaman bir kayıp değildir. Onları memnun etmeye çalışırken kendini kaybetmektir.
 
14. Hamlelerinizi sonuçlanana kadar sessiz tutun. Erken duyurular gereksiz enerjiye davetiye çıkarıyor.
 
15. Akıllıca sev. Kalp kırıklığı pahalıdır—terapi ucuz değildir.
 
16. Zihniyetiniz gerçekliğinizi şekillendirir. Olumlu düşün.
 
17. Sosyal medya yanılsamalarla doludur. Gerçek olmayan bir hayatı kıskanmana izin verme.
 
18. Doğum gününde kendine şımart. Kimsenin sana kutlama borcu yok.
 
19. Korku, başarı ile aranızdaki en büyük engeldir. Risk al.
 
20. Süreci aceleye getirmek sadece ilerlemeni mahvedecektir. Hayatının zamanlamasına güven.
 
21. Bazı insanlar, çaresizlik içinde bile ulaşmaya değmez. Kaynaklarınızı akıllıca seçin.
 
22. Yetenekler ve bilgi sizi asla yanıltmayacak yatırımlardır. Öğrenmeye devam et.
 
23. Bilgelikle sev, körlükle değil. Kalbini koru.
 
24. Kendi en büyük destekçiniz olun. Her zaman kendin olacaksın.
 
25. Bazı insanlar hala saf olup olmadığını görmek için geri dönüyorlar.
 
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Alıştın nutukları dinleyip uyumaya sanma ki sen uyudukça sabahlar olur… Körler memleketinde, şaşı padişahlar olur!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sağ, sağlıklı ve özgür insanlarımız için bayramı, bayram atmosferinde yaşamayı becere bildiğimiz zaman daha iyi adam oluruz.