Bundan tam 54 yıl önce. Konya tarihi afatlardan birini yaşadı. Konya için de 67 kişi vefat etmişti.
Sakin bir Cumartesi. Meram Ortaokulu son sınıftayım. Cumartesi öğleye kadar mesai var. Babam istasyonda çalışıyor. Öğle üzeri oda işten geliyor. Para alıp sinemaya gidiyorum arkadaşlarla.
Bazı yazılarım tekrar olabilir, bana göre önemli değil. Tekrar da olsa belleğimizde yer etsin.
Babam işten gelince bana para verirken, oğlum hava patlayacak gibi sinemaya gitmesen iyi olur dedi. Tek tük kar atıştırıyor. Hava da ne var ki baba dedim. Velhasıl parayı aldım Zindankale de oturuyoruz. Bize yakın o devirde Zafer’de Ferah sineması var. Orada ki filmi beğenmedik. Çarşıda ki öğretmen evine yakın. Şahin sinemasına gittik. Gittik derken rahmetli babamın dayısının oğlu Mehmet TORAN’ın oğlu yine rahmetli Niyazi Metin TORAN’la gittik.
Olayları daha önce anlattığım için biraz şahıslara değineceğim. Niyazi Metin TORAN çocuk yurdundan alınmış. Babamın dayısının oğlu Mehmet Ağabeyin çocukları olmayınca bun şekilde evlat edinmişler.
Niyazi Metin TORAN, Mehmet ağabey yani babası ölünce ailesini ara bulur. Bozkırlı çok çocuklu bir aileden gelir. Konya Maarif Kolejini bitirir. Ankara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisini kazanır. Okula giderken sonradan kavuştuğu ağabeyinin evinde kalır. İzinler de Konya’ya gelince sık sık çocuk yuvasına gider, orada ki küçük çocuklara oyuncaklar hediyeler alır. Yine bir gün okul arkadaşının arabasıyla ziyaretten dönerken, Muhacir Pazarı göbeğinde viraj esnasında Metin’in oturduğu ön kapı açılır ve Metin yola düşer. Arkadan gelen kamyon Metini ezer ve Metin vefat eder. Metinin kazadan sonraki halini görenlerdenim. Rabbim böyle acılar kimseye vermesin.
Biz içerde filmi seyrederken meğer dışarda bir afet başlamış. Sık sık elektrik kesiliyor. Aşağı indik, sinema çıkış kapısına yanaştık kalabalık toplanmış. Dışarıyı görünce felaketi anladık. Anladık diyorum ama size anlatamam. Bu arada ortaokul arkadaşım Kemal ŞAHİN’de sinemada. Dışarı çıkıp içeri girmiş. Tekel Binası karşısında o zamanki Hayat Tostçusunun olduğu binanın üst katında oturuyorlar. Kemal bana hava durumunun çok kötü olduğunu söyledi ve kendi evlerine gitmeyi teklif etti. Rahmetli demeyi unuttum. Teklifi teşekkür edip geri çevirdim.
1996yılında emekli olup Konya’ya geldiğimde Kemal ŞAHİN’in Zindankale Ağız Diş Sağlığı merkezinde bir dönem Başhekimlik yaptığını, sonraları diş hekimi olarak görev yaptığını öğrendim. Oldum olası diş hekimlerinden korkarım. Çekilecek dişlerim var. Kemal kardeşimi buldum, çekilecekleri çekti yapılacakları yaptı. Kemal de emekli olup Marmaris’e yerleşti. Orada da bir müddet hekimliğe devam etti rahmetli kardeşim.
Bu yazıda kişilere daha çok değineceğiz dedik ya. Acı tatlı örnekleri anlatalım.
1989 yılında yüzbaşı olarak Çorlu’da görev yapıyorum. Topçu Taburunun Kh. Ve Srv Bölük komutanıyım. Tabura bir doktor geldi dediler. Asteğmen olarak benim bölüğüme bağlı görev yapacak. Adı Dr. Kemalettin ŞAHİN. Benim bölüğüme gelip doktoru görünce burun ve yüz yapısı aynı Kemal ŞAHİN’e benziyor. Adın ne dedim Kemalettin ŞAHİN dedi. Yahu benim ortaokulş sıra arkadaşım Kemal ŞAHİN’e ne kadar benziyorsun deyince, komutanım o benim ağabeyim dedi. Çok şaşırdım, Kemalettin benim birliğimde doktor olarak görev yaptı, rahmetli oda çok delikanlıydı.
Kemal Marmaris’te o kötü hastalıktan vefat ederken, Kemalettin’de Akseki yolunda elim bir trafik kazasında vefat etti. Kemalettin hekim olarak Konya’da görev yapıyordu. İki kardeşi, kardeş olarak rahmetle anıyorum.
Dönelim asıl meseleye. Konya tarihinde görülmemiş bir afetle karşı karşıya kaldı. Şehir içinde 67 kişi vefat etti. 1971 yılının medya imkanlarını düşünürsek o büyük afet es geçilmiş gibi geliyor.
Şöyle söyleyeyim, kar tipi o kadar şiddetli ki nefes alamıyorsunuz. Çoğu kişi boğularak öldü, nefes alamadı. Bu iş anlatılmaz yaşanır. Eve nasıl geldim bilemiyorum. Metinlerin evine sığındım. Geç vakit eve ulaştım.
Rabbim benim canımı bağışladı. Her zaman şükrederim. Her 13 Mart’ta hatırlar, hatırlatırım.