Kutlanası Günler

Öncelikle Ramazan-ı Şerif mübarek olsun. Değerini bilmek nasip olsun, hoşgörü ayı olsun, yardım ayı olsun, huzur ayı olsun, Bayrama huzur, sağlık, mutlulukla kavuşmak hepimize nasip olsun. İngiltere Kralı Charles ve eşi Camilla’nın Ramazan iftarları için hurma paketledikleri görüntüleri üzerine ülkemizde “Ramazan kutlamama” mesajı gündeme geldiyse sonumuz hayrolsun. Milli Eğitim Bakanlığı internet sitesinde belirtilen 70 adet önemli hafta, kutlama, zafer  ve gün listesi var, dini ve milli bayramlarımız var. Hepsi önemli ve değerli, kıymetini bilmeli ve toplumsal birlik ve gelecek nesillere örnek olması açısından unutturmamalıyız. Milli Bayramlarımızın çocukluğumdaki kadar önemle vurgulanmadan kutlanması üzüldüğüm noktadır, Dini Bayramlarımızın kucaklaşma, ziyaretleşme, hatır almadan   ziyade tatil haftası olarak geçiştirilmesi de öyle. 19 Eylül ”Gaziler Günü”; 4 Ekim “Hayvanları Koruma Günü”; 7 Eylül “Uluslararası Temiz Hava Günü”; 15 Temmuz “Demokrasi ve Milli Birlik Günü”; 8-12 Ekim “Ahilik Kültürü Günü”; 29 Ekim “Cumhuriyet Bayramı”; 24 Kasım “Öğretmenler Günü”; 3 Aralık “Dünya Engelliler Günü”;  12-18 Aralık “Tutum , Yatırım ve Türk Malları Haftası”;  Şubat ayı  son haftası “Vergi Haftası”; 14-21 Mart Tüketiciyi Koruma Haftası”; 18 Mart “Şehitler Günü”; 18-24 Mart “Yaşlılar Haftası”; 22 Mart “Dünya Su Günü”; 23 Nisan “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”; Mayıs ayının ikinci Pazarı “Anneler Günü”; 10-16 Mayıs “Engelliler Haftası”; 19 Mayıs “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı”; 30 Ağustos “Zafer Bayramı” hepsi çok önemli gün ve haftalardan bazıları.Yaşlıları, Engellileri, Gazi ve Şehitleri anmak ve önemsemek, değer vermek adına bir gün elbette yetmez, tüm yılı aynı bilinçle geçirmeliyiz. Annelerimizi de öyle, vefat edenlere rahmet, sağ olanlara uzun ömür dilerim, ellerinden öpme şansına sahipseniz çok şanslısınız. Ülkemi bağımsızlığa kavuşturan Atatürk başta tüm değerlerimizi, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’i, Mehmet Akif Ersoy’u; Zafer Bayramımızı kazandıranları; öğretmenlerimizi şükran ve minnetle anmamız  bir günle sınırlı kalmamalı. Hayvanları  koruma duygu ve sevgisi tüm toplumda her gün olmalı  ve çocuklarımıza da aktarılmalı; tasarruf , temiz hava ve su koruma konuları bilinçaltına yerleşmeli ve elbette  yöneticilerimizin de gündeminden asla düşmemeli. Vergi Haftası içindeydik geçen hafta; kusura bakılmasın , hep derim esnaf kökenli bir aile üyesi olmak gururumdur, kazançları bol olsun ancak Esnaf dernekleri, Odaları, Meslek Kuruluşları yetkililerinden “Tüketiciyi Koruma Haftası”; “Ahilik Kültürü Günü” tarihlerinde olduğu gibi Vergi Haftası’nda da üyelerine “esnaflık kültürünü yaşayın ve yaşatın, tüketiciyi kazıklamayın, enflasyonla mücadeleye destek verin, vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” gibi açıklamaları duymayı çok arzu ederdim.
Kadınlarımız..baş taçlarımız. Bırakın katledilmeyi, şiddete maruz kalmayı hep el üstünde tutulması gereken değerli varlıklarımız.   Türk toplumunda kadının saygın bir yeri vardır aslında.  Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibiydi. Kurtuluş Savaşı yıllarında erkekler cephedeyken kadınlar yüklendikleri aile geçimi, çocukların yaşamını düzenleme çabaları yanında silah ve cephane taşıyarak, canlarını hiçe sayarak ülke savunma ve kurtulma mücadelesine destek olmuşlardı. “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben,  Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu Kadını kadar gayret gösterdim diyemez" sözü Atatürk’e aittir. Kadınlarımız iş hayatında da canlarını hiçe sayarak topluma destektirler. İstatistiklere göre 2013-2023 yılları arasında çalışma hayatında iş kazalarında yitirdiğimiz  kadın işçi sayımız 1380 civarındadır. Kadınlarımız..dünyada seçme ve seçilme hakkını en erken kazanan , her alanda görevini eksiksiz yetine getiren, toplumu güzelleştiren, maalesef kendisine erkek diyen sadece biyolojik erkek yaratıklar tarafından şiddete maruz kalan güzel varlıklar. 8 Mart tarihi “Dünya Kadınlar Günü” efendim.  Tarihçeye bakalım önce; 8 Mart 1857..  Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde, bir dokuma fabrikasında çalışan kadın işçiler greve başladı. Kentteki 40 bin kadın işçinin destek verdiği bu grevin amacı; kadın işçilerin daha iyi çalışma koşullarına sahip olmak istemeleriydi. Kadın işçilerin, polisler tarafından grev yapılan fabrikaya kilitlenmesi ve o sırada neden kaynaklandığı bilinmeyen bir yangın çıkması sonucu içeride mahsur kalan 129 kadın işçi yanarak can verdi. İşçilerin cenaze törenine on binlerce kişinin katılmasıyla toplumsal bir hareket başlamış oldu. İşçi kadınların anısına  1977 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 8 Mart gününü “Dünya Kadınlar Günü ilan etti. Ülkemde ilk kez 1921 yılında kutlanan gün 1975 yılından sonra kitlesel kutlamalar halini aldı, 1980 darbe döneminde izin verilmedi, 1984 yılından itibaren resmen kutlanmaktadır. Kadınların her günü kutlanmalı, yılda bir güm yetmez; hicranım toplumuzda başta Kurtuluş Savaşımız her alanda topluma örnek olan kadınlarımızı anacak özel günümüz olmaması. Fatma Seher, Tarsus’lu Fatma, Nafize Kadın, İzmirli Ayşe hanım; Gördes’li, Makbule, Bitlis Defterdarı’nın hanımı, Fransız’lara yanlış yol gösteren kılavuz Hatice hanım, Nene Hatun, Şerife hanım, Çete Ayşe, Halime Çavuş, Şekerci Ökkeş, Rahime hanım ve sayısız isimsiz kahramanı anma günümüz yok, iş kazalarında yitirdiklerimizi anma günümüz olmadığı gibi. Bizim kahramanlarımızı niye Dünya gündemine taşıyamıyoruz ve niye kendi içimizde bari anıp gelecek nesillerin önüne unutturmama adına koyamıyoruz? Hepsini rahmet ve minnetle anıyorum. Kadınlarımız..her gün değer verilmesi , kutlanması gereken varlıklarımız. Saygıyla