Kuleli Askeri Lisesi’nin 1971’de ki sınavına giriyorum. Sınava girişim de bir macera. Sınav Cumartesi, sınava girmeden Cuma günü okula gelip, sınav giriş yerinizi göreceksiniz diyor idare.
Sınava Konya’dan İstanbul’a mal almaya giden dayımla gideceğiz. Daha önce ailecek İstanbul’da yaşadığı için İstanbul’u iyi biliyor. Cuma günü okula gidip sınav yerini görmemize gerek yok gidince öğreniriz diyor. Dayım biraz gamsız.
Cumartesi İstanbul’da yaşayan dayımlarda iyi bir kahvaltı yapıp yola çıkıyoruz. Yanılmıyorsam saat 09:00 da sınav yerinde olacağız 09:30 da sınav başlayacak. Biz Kuleli de 10:20’de oluyoruz.
Okulun etrafı velilerle dolu. Öğrenciler sınav yerlerine girmiş, sınav başlamış. Nizamiyeye yöneliyoruz. Dışarda bizi sonradan adını ve rütbesini öğrendiğim öğretmen Üsteğmen Engin SÜATAÇ karşılıyor. Rahmetli dayım, nazik bir sesle çocuğu sınava getirmiştim diyor. Üsteğmen amca sınav bitiyor, neredesiniz diyor. Üsteğmen yüzüme bakıyor, kıyamıyor herhalde neyse girsin bakalım diyor. Bana soruyor sınava hangi salonda gireceksin. Bende cevap yok. Tabi gelip sınav yerinizi önceden görmediniz değil mi? Diyor. Bir asker çağırıyor nizamiyeden, bu çocuğu sınav yerlerini dolaşıp, nerede gireceğini bulun ve o sınav yerine bırakın diyor.
Askerle gidiyoruz ilk sınav yeri kütüphaneye bakıyoruz. İsmim yok. Gazino olduğunu öğrendiğim sinema salonuna gidiyoruz. İsmim orada çıkıyor. Kapıdaki görevli subaydan azar işitiyorum. Nerede kaldın diyor. Yerimi gösteriyor. Kan ter içinde kalmışım. Başka bir subay soru kitapçığını getiriyor. Sınava başlıyorum. Saat kaç bakmak aklıma gelmiyor. Geciktiğimin bende farkındayım. Heyecan dorukta, panikte var.
Süratle soruları çözmeye başlıyorum. Bu arada masada iki kişiyiz. Acaba yanımdaki arkadaş kaçıncı soruda diye onun kağıdına bakıyorum. Görevli öğretmen görüp yanımıza geliyor. Yanımdaki arkadaşı ikaz ediyor. Bak bu senin kağıdına bakıp iki üç soruyu alır, bu kazanır sen kazanamazsın diyor. Çocuk bir kapanıyor evlere şenlik. Anlıyorum ki ikimize de aynı soruları sormuşlar.
Bende moral sıfırın altında. Ara sıra kağıdımın üzerine alın terim damlıyor. Elimle kuruluyorum. Susadım hemide çok. Gözü kör olsun o devirde pet şişe su yok içelim. Soruları jet hızıyla çözerken başıma biri dikilip 86’ıcı soruda kağıtlarımı alıyor. 14 soruya hiç dokunmamışım. Yanılmıyorsam üç yanlış bir doğruyu götürüyor. 86 soruyu kontrolde edememişim, içimden bir ses Muharrem bu iş burada biter diyor.
Sınav salonunda bekletiliyoruz. Bir soru kitapçığı kayıp. Salonun balkonuna atmış kim çaldıysa. Ve salondan çıkıyoruz. Şimdi dayımı nasıl bulacağım. Cep telefonu varda biz mi arayıp dayımın yerini bulamıyoruz.
Dayım uzun boylu ve de yazlık fötr şapkalı. Okul bahçesinin çıkışında dayımın yerini uzaktan tespit ediyorum ve dayımın yanına gidiyorum, hemide kalabalığı yara yara. Dayım sınav nasıl geçti diyor.
O yıllarda, Nasıl geçti habersiz o güzelim yılların şarkısı yoktu herhalde, olsa söylerdim. Dayıma yetiştiremedim14 soru kaldı, kontrol de edemedim dedim. Dedim ya dayım gamsız diye. Bana moral verdi. Önemli değil Lise 1’i Konya’da okursun, ara sınıftan sınavlara girersin dedi. Seneye bir daha geliriz diye ilave etti. İlk girişte 550 kişi alıyorlarsa, ara sınıftan 40-50 kişi alıyorlar. İçimden herhalde ölme eşeğim ölme demişimdir.
Konya’ya döndük. İstanbul’a gidip sınava girdiğimi sağır sultan duydu. Birde üstüne üstlük başarısızlık, işte bu beni yıkar.
Anneme, babama velhasıl aileme ve arkadaşlarıma durumu anlattım. Benim başarısızlığımdan keyif alacak, akrep aman akrep demişim akrabalarım var.
Sınav sonuçları Temmuz sonuna doğru açıklanacak. Ben hiç merak etmiyorum. Gönlüme küstüm adeta. Sonuçları o zaman ki Tercüman, Hürriyet, Milliyet gazetelerinde yayınlanacak.
Bir sabah Zindankale’de ki (Semt) evimizde uyuyorum. Zil çalıyor. Zili duyup uyumaya devam ediyorum. Gelen Meram Ortaokuluna elinden tutup götürdüğüm Eczacı mümessilinin oğlu Uğur PAMUCAK. Rahmetli anneme yüksek sesle bağırıyor, teyze Muammer Ağabeyim Kuleli’yi kazanmış diyor. Hemen kapıya yöneliyorum. Uğur’un elinde Milliyet gazetesi var ve benim aday numaramla ismim var inanamıyorum. Bir daha bakıyorum gerçekten kazanmışım. Buruk bir sevinç var içimde. Tabi özellikle babam çok seviniyor D.D.Y. iş yerine gidiyorum.
Onun duygularını anlıyorum. Şimdi sağlık raporu ve okula kayıt dönemi var, haftaya inşallah.