Dert, insanoğlunun hayatında maddi ve manevi olarak nüksetmekte olan hastalıklar silsilesinden ibarettir.
Yalnız, insanların dert konusunda en küçük şeyi abartarak kendilerini büyük kayıplara uğrattığını göz ardı etmemek gerekmektedir
Kaleme aldığım bu makalemin konusunda beni yönlendiren çok değerli iki ağabeyim sayesinde insanları bilgilendirmeyi uygun buldum ve yazımı siz değerli okurlarımla buluşturmak istedim.
Bazı kimseler var ki en ufak bir şeyi dünyasında dengelerin değişmesine sebep göstererek en ufak bir şeyi isyan konusu yapmaktan kaçınmaz.
Bazı şahıslar, bahsetmekte olduğum olayın tam tersini düşünerek kendisine bir rota çizmenin gayreti ile farklı başlangıçlar yapmayı hedefleyerek yaşamında yer bulan olumsuzluklardan ders çıkarmayı tercih eder.
İçimizde ikinci türden insanları bulmak, ne yazık ki çok kolay bir şey değildir.
Çünkü insanoğlu her istediğini hemen elde etmek isteyen, bu konuda başarısızlığa uğradığı anda kendisinde kabahat aramayan bir varlıktır.
Başarılı olduğu zaman kendisinin kazandığı inancı ile hareket eder; lakin kaybetmeyi hayatta kendi kabahati olarak görmek işine gelmemektedir.
Bilinen bir gerçek var ki kalpleri, zihinleri esir aldığı bilinen isyankarlık, hiçbir sorunun çözümünde faydalı olmamaktadır.
İnsanoğlu, dertleri konusunda da nerede ise aynı mantığı yürütme yolunda yürümeyi tercih etmekten kaçınmamaktadır.
İçerisine düşmüş olduğu bilinçsiz davranışlarının bazı kimselere hayatı zehir etmekten başka bir işe yaramayacağı inancına kafasında yer vermemektedir.
Bilinmelidir ki insan hayatında yer alan dertlerden bir tanesi de bakar körlüktür, bunun tek çaresinin de kalp gözünün açıklığı olduğu unutulmamalıdır.
Şahsen kendimi örnek olarak gösterecek olursam ben körüm; fakat körlüğe bir engel olarak değil de aksine bir ışık olarak yolumu gösteren bir pusula olarak bakıyorum.
Etrafımda yer alan dostlarıma da aynı şeyi anlatıyorum; ben, körlüğü engel olarak görmüyorum, onun için de görme engelli diye uzatılmasın diyerek onlarla bir istişarede bulunuyorum.
Bazı şahıslar var ki engelli olmayı bir başkasına muhtaç olmak zannetmekte hemfikirler; fakat bunun yanlışlığını da insanlara anlatmak için farklı yollar denemekten çekinmiyorum.
Engellilik yani körlük, sağırlık, topallık vb. durumlarda yaşamakta olan kimseler kendi hayatlarını almakta oldukları eğitimler sayesinde idame ettirebilirler..
Fakat bu konuda bırakın okul yüzü görmeyen büyükleri, üniversite bitirmiş insanlara bile engelli bir şahsın bir başkasının yükümlülüğünde olmak zorunda olmadığını anlatmakta büyük zorluklar yaşıyoruz.
Sokakta yürürken tek başımıza yürümemiz normal kimseler için büyük bir kabahatmiş gibi algılanmakta, yazık ki bağımsızlığımız zincirlenmek istenmektedir.
Ben bunun büyük bir yanlış olduğunu düşünüyor ve bu yanlıştan çok geç olmadan dönülmesi gerektiğine inanıyorum.
Bence körlük yahut sağırlık, bizim imtihan açısından çıktığımız yolda başarıya ulaşmamızda büyük önem arz eden bir rol oynamaktadır.
Körlüğü, sağırlığı bir dert olarak düşünenlere söylüyorum; eğer körlük bir dertse ben derdimi seviyorum ve derdimle çıktığım yolda başarılı olmanın gayretinde olmaya devam edeceğim.
Bilinmelidir ki insanlar bizlere farklı açılardan bakmaya devam ettikleri müddetçe en büyük kötülüğü yeryüzünü dar etmeye çalıştıkları engellileri işe yaramaz olarak düşünenler yapmaktadır.
Yine söylüyorum, körlerin önüne bir hendek kazmak yerine onların yollarını kapatmakta olan çukurların yok edilmesinde büyük çaba göstersinler ki önümüzde hiçbir engel kalmasın.
Hayatlarında bir şekilde meydan bulan kör, sağır, topal her kim olursa olsun onların hayatla barışmalarında en büyük role sahip olan sizler olun ki etrafımızda karanlıklar son bulsun.
Hayatınızda bahsetmekte olduğum kimselerin bir problem olduğunu düşünürseniz onların telafisiz kayıplara uğramasında en büyük paya sahip olacağınız aşikar.
Bir de insanların sonu olmayan bir akıntıya karşı boşa kürek çektiği fikrinin kafalarında yer bulmasına sebep olmayın.
Hayatı engellilere zehir etmek yerine onların yaşamla barışık olması için uğraşlarınız olsun, eğer bir iyilik yapmak istiyorsanız zihinlerinizde yer bulan muhtaçlık duygusuna son verip bitirin.
Bahsetmekte olduğum duyguların zihinlerinizi meşgul etmesine izin vermeye devam ederseniz sözünü etmekte olduğum kimselerin hayata küsmesinde payınız büyük olacaktır.
Onun için diyorum ki bırakın yolumuzu kendi istediğimiz şekilde çizelim, bizden fayda bekleyen insanlığa az da olsa bir iyiliğimiz dokunsun.
Yolumuza taş koymayın ki bizler rahat bir şekilde hareket edelim, etrafımızı çeviren dikenli tellerin kaldırılmasını sağlayalım.
Yoksa hayatımızda boşlukların sonu gelmeyecek, cehalet zincirinin halkası olmaktan kurtulmamız imkansız bir hal alacaktır.
Engelliler hakkındaki yanlış fikirlerin yok edilmesi konusunda insanların bilinçlendirilmesi sağlanmazsa yükte hafif pahada ağır kayıplarda kaybolup gideceğimiz göz önünde bir gerçektir.
Yapmış olduğum gözlemlerime dayanarak söylüyorum, insanların bilinçsiz davranışları yüzünden engellilerin hayata bakış açısı da değişmektedir.
Diyorum ki değerli okurlarım, sizler de etrafınızda cehalete esir olmuş kimseleri uyarın ki engellilerin etrafına ışık olmasının önüne geçilmesin.
Anlatmak istediğim önemli şeylerden bir tanesi de bizim bu hayatta varlığımızın inkar edilmesinin söz konusu bile olamayacağı; hatta içerisinde bulunduğumuz zorlukların insanlarla paylaşılarak muhtaç olmadığımız aksine yaşamla girmiş olduğumuz bir mücadeleyi kazanma gayretinde olduğumuz anlatılmalıdır.
Girmiş olduğumuz bu mücadelemizde bizim ayağımıza dolanmak yerine destek versinler, sonbaharda dalından kopan bir yaprağa dönüşüp ayaklar altında ezilmeyelim.
Bir ömür girmiş olduğumuz çaba görmezden gelinmemeli, üzerinde nefes almakta olduğumuz dünyada engellilerin de bir yere sahip olduğu gerçeği akıllardan çıkarılmamalıdır.