OTELLERİN İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ

Bolu Kartalkaya otel yangını hepimizin canımızı yaktı. Ülke olarak şu günlerde hayatını kaybeden 78 vatandaşımızın acısını bir nebze daha azaltacak olan sorumluların adalet önünde hesap vermesi sürecinde sorumlu kim sorusuna cevap aranırken ortada İşletmecinin yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bolu Belediye Başkanlığı ile l Özel İdaresi arasında suçlamalar devam ediyor.  Burada pek sözü edilmeyen iş sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri ve konuyla ilgili kişi ve kurumlar kim acaba?

Oteller her ne kadar 6331 sayılı İŞ Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamın da az tehlikeli sınıfta yer alan işletmeler içinde yer alsa da, içerisinde psikolojik, fiziksel, kimyasal, biyolojik birçok risk faktörünü barındırmaktadır. Otellerde çalışanlar müşteriyle yüz yüze iletişim, kesintisiz hizmet, uyku da ortaya çıkan sorunlar, stres, müşteriden veya çalışma arkadaşlarından kaynaklanan şiddet, kayma düşme, yangın ve patlama riski, sürekli ayakta çalışmaya bağlı ergonomik problemlerle karşı karşıyadır. İşveren çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliğini düşünmek ve bu konuda onları bilgilendirmek ve gerekli önlemleri almak zorundadır.

İnanıyorum ki, çalışanlar için bu bilgilendirme, tatbikat ve eğitimler yapılmış olursa, çalışanların iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda daha tedbirli olunmaz mı?  Bu gerçekleşmiş olursa hem çalışanların hem de misafirlerin can güvenlikleri güvence altına alınmış olmaz mıydı?

Herhangi bir turistik otelde yönetim birimi ile hizmet birimlerinde yardımcı personel, resepsiyon çalışanları, mutfak çalışanları ile temizlik çalışanları üzere onlarca kişi çalışmaktadır. Otel çalışanlarının iş sağlığı ve iş güvenliğini güvence altına alınması konusunda ilgili mevzuatı gereği sorumlu olan İşveren veya vekili ile denetim yetkilisi olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ilgili birimleri de burada ne yapılması gerektiğini bizden daha iyi bilirler.

Söz konusu otelin İş Güvenliği Uzmanı E.K., adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığına göre demek ki görevini yapmış diyeceğim ama E.K, ifadesinde yer alan “Benim Grand Kartal oteli denetleme ile ilgili yetkim ve sorumluluğum yoktur. Sözleşmem Gazelle otel (aynı işverenin diğer oteli) üzerindendir. (A.A).” sözlerinden anlaşıldığına göre otelin sorumlu bir İSG Uzmanı ya da alınan bir hizmet yok muydu? İşveren bu işi ciddiye almadı mı? İlgili Bakanlık birimlerinin bu konu üzerinde ne gibi çalışmaları oldu? Diye merak ediyor insan.

Bilindiği gibi 6331 sayılı Kanuna göre; tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile 50’den fazla işçi çalıştıran az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluğu geçen yıllarda başlamıştı. Elliden az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise; iş güvenliği uzmanı (İSG) ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu, 7491 Sayılı Kanun gereğince 31.12.2024 tarihine ertelenmişti. Böylelikle elliden az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerine ilişkin iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurma zorunluluğu 01.01.2025 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş oldu.

Sezon boyunca 250 kişiden fazla misafir kabul edilen turistik bir otelin çalışan sayısı 50 den fazla olacağına göre yasa gereği geçtiğimiz yıllarda başlayan zorunluluk kapsamında zaten İSG hizmeti alması gerekiyor. Kanun kapsamında; bu iş için, ya doğrudan bir uzman çalıştırılmak ya da Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerden (OSGB) hizmet alması zorunluluğu bulunuyor. Bu konuda denetim ve gözetim yetkisi ise Çalışma ve Sosyal Güvelik Bakanlığı ilgili birimlerindedir.

Böyle bir hizmet alınmış bir otelin çalışanlarına İş Sağlığı ve İş Güvenliği eğitimi verilecektir. Risk değerlendirmesi, Acil durum planı hazırlanması, acil durum ekibinin kurulması,  eğitim ve tatbikat çalışmaları bu kapsamda yangın tatbikatı yapılacak yangın merdivenleri kullanımı yangın söndürme tedbirleri, acil çıkış dâhil her konuda bilgilendirme yapılmış olacaktır. İnanıyorum ki; muhtemelen o otelde de bunlar yapılmış olsaydı bu kadar panik yaşanmayacak, belki de can kaybı daha az olacaktı.

Aslında mevcut yasalarımız insanımızın can ve mal güvenlikleri için yeterli. Gelişmiş ülkelerde ne varsa biz de de var. Ancak bizde eksik olan kanımca vicdan ve empati yeteneği ile kadercilik. “Adam sende”, “Bize bir şey olmaz,” gibi söylemleri lügatimizden çıkarmalı, önce tedbirleri alıp sonra takdiri Yüce Allah’tan dilemeliyiz.

Bolu’da yaşanan otel faciası sırasında yaşananlara davetiye çıkaran sorumluların hak ettiği cezayı alacağına inancımız tamdır. Bir kez daha böyle felaketlerin yaşanmaması için ders alınması; İş Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda da taviz verilmemesi ve işin ciddiye alınması en büyük dileğimiz.

Bundan sonra, turistik belgeli otellere misafir transfer eden tur şirketleri de, tatil planlaması yapan vatandaşlarımızda rezervasyon yapacakları otellerin iş sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini araştıracaklardır diye umuyorum. “Bir musibet bin nasihatten evladır” diye boşuna söylememişler.

Ne diyelim, Rabbim ömründe, ölümünde hayırlısını versin diye dua etmeye devam edelim. Bu vesile ile Bolu’daki otel yangınında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize baş sağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyoruz. Kalın sağlıcakla.