KONYA DEĞERLERİ İLE İNANIN ÇOK ZENGİN ŞEHİR

Konya’da şehir merkezinde bir uzman eczacı var.
Bu eczacı ile ne zaman bir araya gelsem ne zaman baş başa kalıp şöyle özel, samimi, içten sağlıktan eğitime sohbetler yapsam dünyam değişiyor.
Önce kimden söz ediyorum?
Sayın Ahmet Nezihi Pekcan Bey’den
Soyadı Pekcan ile biraz derinlere indiğimiz zaman akraba da oluyoruz.
Rahmetli dayımın soyadı da Pekcan idi.
Rahmetli Ahmet Pekcan “Deli Bekir’in Ahmet Pekcan” şehrimizde karayolu taşımacılığının şehirlerarası otobüs taşımacılığının ilk isimlerinden olan OTO NAKLİYAT’ın kurucularından idi.
Neyse Sayın Ahmet Nezihi Pekcan, inanılmaz deryalar gibi bilgisi, efendiliği, nezaketi, duruşu, mütevaziliği ile tek kelime o eskilerden kalma KONYA BEYEFENDİSİdir
Ahmet Bey aynı zamanda TÜRKİYE MAJİSTRAL ECZACILARI DERNEĞİ BAŞKANIDIR.
Bu Majistral Eczacılığını da Sayın Pekcan’dan duyup anlamaya, öğrenmeye başlamıştım.
Majistral ilaç, hekimin yazdığı reçeteye göre eczanelerde eczacılar tarafından hazırlanan ilaçlara verilen isim imiş.
Bu ilaçlar, istenen etkin maddeler ve gerekliyse yardımcı maddeler kullanılarak istenen dozaj formunda ve taze bir şekilde, hastaya özel olarak hazırlanıyormuş.
……………
Bu sütunlarda daha önce bir defa yazmıştım.
Ahmet Pekcan’ın eczanesinde Konya’da değil, Türkiye’de değil Dünya’da kendisi ile çalışmak isteyen eczacılar yapılan sınav sonunda başarılı olurlarsa çalışabiliyorlar.
Şu anda İspanyol’dan Hintliye genç eczacılar bu sınavı başararak PEKCAN ECZANESİ’nde çalışıp bir şeyler öğrenebilmenin uğraşını, mücadelesini veriyorlar. 
Ahmet Bey’i tanıdıkça, yaptıklarını görüp izledikçe bir gün kendisine şöyle demiştim;
“Abi bana bunları anlatma.
Bak anlattıklarının da bir kısmını bana yazabilirsin anlatabilirsin diyorsun
Ben yazarım da
Belki Türkiye’de değil de Dünya’da sağlık sektörünü yöneten ve bana göre silah sektöründen daha etkili ve güçlü olan sağlık sektörünün yer altındaki güçleri seni yaşatmazlar abi.
Vurdururlar
Kim vurduya gidersin” demiştim.
Ahmet abi o gün bana gülerek “Dur biz daha o seviyeye gelemedik” demişti.
………….
Ahmet abimiz geçen gün meslektaşı benim de 30 yıllık dostum Eczacı Kazım Taşkapu ile gazeteye çıka geldi.
Ve elinde bir kitap,
GİZLİ FORMÜLLER
AVANZÂDE MEHMET SÜLEYMAN
Bir Osmanlı Eczacısı
1917 Beşiktaş-İSTANBUL”
Daha sonra Ahmet abi her zamanki kibarlığı ve mütevaziliği ile günümüzden yüz küsur yıl önce yazılmış kitabın sahibi ile ilgili bilgiler vermeye başladı.
“AVANZÂDE MEHMED SÜLEYMAN,
Avanzâde Mehmed Süleyman, İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde Abbasağa mahallesinde 1871 yılında doğmuş.
Eczacı, yazar ve çevirmen.
Tanzimat'ın eğlendirerek eğitme anlayışı ile eserler yazmış.
Bu yönü ile Ahmet Mithat Efendi'yi örnek almış.
Telif ve tercüme olarak yayımladığı eser sayısı yüz otuz beş.
Siyasî, kültürel, ekonomik, sağlık, spor gibi birçok konuda eserleri var.
Beşiktaş Askerî Rüşdiyesinden ve Darülfünûn Tıp Fakültesi'nin eczacılık bölümünden mezun oluyor
Haydarpaşa Askerî Tatbikat Mektebinde Fransızca ve fizik öğretmenliği yapıyor.
Bir müddet Yıldız Hastanesinde çalışıyor.
İkdam, Sabah, Tercüman-ı Hakikat, Tanin gibi İstanbul gazetelerinde yazıları yazıyor.
II. Abdülhamid döneminde, eczacı yüzbaşı rütbesindeyken, bazı yayın faaliyetleri nedeniyle Kudüs'e sürgüne gönderiliyor.
Oradan Mısır'a geçiyor.
İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a tekrar dönüyor.
Matbaalarda yatıp kalkıp kitaplar yazıyor.
Harbiye Nezareti'nde, Daire-i Sıhhiye-i Askeriye'de, Tercüme ve İstatistik kısmında çalışıyor.
1912'DE BİNBAŞI RÜTBESİYLE ECZA MÜFETTİŞİ OLUYOR,
Dergi ve gazete yazılarının yanı sıra Fransızcadan birçok kitap çevirmiş.
Sağlık, kadın, beslenme, cinsellik, fal, sihir, Alman tarihi ve kültürü, Japonya, eczacılık, edebiyat gibi çok geniş bir konu yelpazesinde çok sayıda eser kaleme almış.
Avanzâde Mehmed Süleyman, 1922 yılında İstanbul'da vefat ediyor.”
…………….
Ahmet abi Osmanlı’dan bu yana eczacılığı ve böylesine isimleri anlatırken kendisinden geçiyor ama bende işittiklerim ile çöküyorum.
O yoklukta,
O yoksullukta insanların okuma yazma dünyaları
Akıl alacak gibi değil.
Ve günümüzün Z kuşağı evlatlarımız haaaa
Bu Türkiye ileriye mi gidiyor yoksa çooook geriye mi ona artık siz karar verin.
……………
Neyse Konya benim için büyük hayal kırıklığı olsa da,
Konya ve inanıp güvendiğim dev gibi isimler beni manevi olarak yıksalar da,
Bu şehrin görünmeyen hazinelerinin solduğuna olan inancımı koruyorum.
Sayın Ahmet Pekcan Bey de şehrin Türkiye’nin tarifi ölçüsü olmayan bir hazinesi.
Rabbim kendisine ailesine güç kuvvet versin, yolları açık olsun inşallah.
DEVLET MAAŞLARI
DOLAR YA DA ALTIN İLE
VERSE NASIL OLUR?
Sayın Şimşek hafta sonu asgari ücretle ilgili olarak yeni bir paylaşım yaptı.
  
Şimşek;
"Asgari ücret enflasyonun üzerinde artıyor.
2023'te enflasyon yüzde 64,8, asgari ücret artışı yüzde 107,3 gerçekleşti, 2024 yılı enflasyon gerçekleşme beklentisi yaklaşık yüzde 45 seviyesindeyken asgari ücret yüzde 49,1 arttı" dedi.
Şimşek ayrıca paylaşımında,
"2002’de 112 dolar olan asgari ücretin ABD enflasyonuna göre bugünkü karşılığı 196 dolardır.
2025 yılı için asgari ücret güncel kurla 620 doların üzerindedir.
Asgari ücretin dolar karşılığı 2002 yılı seviyesinin 5,6 katına, ABD enflasyonuna göre düzeltilmiş olarak ise 3,2 katına yükseldi" demiş.
Şimşek'in belirttiği gibi enflasyon bugünün kuruyla 620 dolar olurken, Orta Vadeli Program'da 2025'te ortalama 42 lira olarak belirlenen dolar kuruna göre asgari ücret 2025'te 526 dolara denk geliyor.
………..
İktidarın ve memleketin yokluktan yoksulluktan kurtarıcısı(!) Sayın Şimşek asgari ücreti bize bizim gibi emekli asgari ücretli işsizleri Amerikan doları ile kandırdığını sanıyor.
Vallahi sevindim.
Ya İngiliz sterlini ile izah etse ne yapacaktık.
…………..
İktidar bizi dolarla avutuyor uyutuyor
Muhalefet altınla gazlıyor
Biz garip insanlar ne yapacağız?
Bence galiba 2025’te yeni bir sisteme geçeceğiz galiba.
Bundan sonra emekli maaşlarını ya da asgari ücreti dolarla alacağız. 
…………………
SAYIN UMUR HAZANGİL’E
EN SAMİMİ DUYGULARIMLA
TEŞEKKÜR EDİYORUM
Öfkenizi, hayal kırıklığınızın acısını zaman zaman benim üzerimden çıkarttığınızı biliyorum.
En ağır ithamlarınızı bile bu sütunlarda okurlarımızla paylaşıyorum.
Ama bugün izninizle Sayın UMUR HAZANGİL rumuzlu okurumuzun yorumunu da sizlerle paylaşırken yüreğim biraz olsun rahatladı.
Bizi de anlayan empati yapan okurlarımız olduğu için halime bin kere şükrettim
Bakın Sayın UMUR HAZANGİL yazılarımıza nasıl bir yorum yapmış;
"EL İNSAF" zaman zaman "yorumlar köşesinde" maksadını aşan ifadeler rastlıyoruz.
Acaba maksat "BAĞCIYI DÖĞMEK Mİ YOKSA ÜZÜM YEMEK Mİ?"
Uğur Özteke "yağcı-yalaka-ekmeğini yandaşlıktan çıkaran" biri gibi aşağılayıcı ifadeler kullanılıyor.
Objektif olalım.
Yeri geldi, ben de Özteke'yi eleştirdim.
Ama tutumunu-davranışını değil, yazdıklarını ve düşündüklerini hatta üslubunu da.
Karalama meraklılarına söylüyorum "UĞUR ÖZTEKE” ile yemişliğim içmişliğim, yoktur.
Sadece okur-yazar ilintisi vardır.
Yorum kisvesine bürünerek, en ağır "hakaretlere varan" ifadelere bile kendi sütununda yer veren Özteke bana göre "TÜRK BASIN HAYATINDA EN DEMOKRATİK BİR YAZARDIR”.
Kendi değerlerimize sahip çıkalım.
Eğer, bir değeri olmasaydı;
1-40 senedir devam eden bir basın hayatı (geçimini bu yolda sağlayan) olmazdı.
2-Konya basınında yerel haberleri işleyen başka bir "BAŞYAZAR" yoktur.
3-Hatta Konya basınında "BABALIK GAZETESİNDEN" buyana devamlı yazan bir başka basın erbabı da yoktur.
4-Bu tür yazarlar -düşünürler zor yetişir.
Sahip çıkalım.
Sakalını bıyığını bırakalım.
Yazdıklarına düşüncelerine odaklanalım.
Yorumlarda "ŞAHSİYETÇİLĞİ" bırakalım.
Bize düşen değerlerimize sahip çıkmaktır.
Onları hırpalamak veya incitmemektir.”
…………….
Gerçekten bu okurumuzu tanımıyorum bilmiyorum.
Yemin ediyorum en büyük yemini ediyorum ki rumuzlu yazan hiçbir okurumuz ile temasım yoktur.
Tanıdıklarımı da zaten önce yazarak sizlerle paylaşıyorum.
Ama Sayın UMUR HAZANGİL rumuzlu okurumuzun bu yorumu ile son üç dört yıldır kendi iç dünyamda yaşadığım benim için de vicdan azabı taşıyan adam gibi yapamadığım gazetecilik yorumculuk konusunda yanan yüreğime su oldu, şifa oldu, derman oldu.
Hem kendilerine hem de yazılarımızı takip ederek olumlu olumsuz fark etmez sadece hakaret etmeyen aşağılamayan tüm okurlarımıza bu vesile ile bir kez daha bu soğuk pazar sabahında en samimi en sıcak teşekkürlerimi saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum. 
Sizler iyi ki varsınız.
Sizler varsınız ki biz de bir iki cümle kurabilme şansını bulabiliyoruz.
Çok şükür.
 
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Meselenin hiçbir zaman aşk olmadığını 40’lı yaşlarınızın sonlarına geldiniz zaman doğru anlayacaksınız. Mesele dostluk güven yol arkadaşlığıdır.
 
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?  
Yağışlı havalarda zeminde zaman zaman su birikintileri de varken hala gaza basmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.